26 Kasım 2011 Cumartesi

horasanlı kaya parçalama yöntemleri

Define,definecilik,define işaretleri,define arama yolları,gizli defineleri arama,cinler büyü tılsım,define arama çubukları, ,gizemli defineleri çıkartma,define nasıl aranır hepsi burada.





1- 10  Cm kalınlığındaki bir horasan için: 1 kilogram limon suyu,1 kilogram üzüm  sirkesi, yarım kilogram saf alkol, yarım kilo asit, yukarıda verilen malzeme  karıştırılarak horasanın üstüne dökülür. takriben 2 saat kadar beklenir.

2- Horasanlı bölgeye sadece saf alkol dökülür 2 saat sonra piknik tüpüne  bir pürümüz takılarak ateşe verilir. hangi yol kolayınıza geliyorsa onu  deniyebilirsiniz.

Kayada horasan olup olmadığı nasıl anlaşılır:
üzerine su dök horasan gerçek kayadan daha geç kurur baya bi süre nemli  kalır eğer devamlı suyla temas halindeyse cila yemiş gibi ıslak ve parlak olur  bir de zamanında yapan ustası maharetli değilse anakayada emanet gibi durur  görmek için iyi bakmak gerek.
Horasan bir sıvadır ve çeşitlidir. Tarihte  birçok kavim ve uygarlık horasan sıva kullanmışlardır.
Şunuda belirteyim bazı  kaya kütleleri toprak altında nemli kaldığı sürece horasan tarzı duruma  gelmektedirler.
Dikkat isteyen bir iştir horasan çok güçlü olmasına rağmen  ateş yakılıp sirke döküldügünde dagılır ikincisi dometes salçası hayatta  dayanamaz tabi sirkeyle sogukken dökersen sıvı nitrojen bulaşık deterjanından  (elde kullanılan) elde edilebilir patlayıcı bir maddedir bir takım kimyasal  işlemle deterjandan elde edilebilir.

Horasan da önce küçük bir çatlak  yarık yada delik gibi bir yer aranır bu 5 cm kadar olmalıdır. İhityacımız olan 1  adet piknik tüpü, tüpe bağlamak için bir fortum ve 1 adet içi delik kalem gibi  bir çubuk bu tükenmez kalemde olabilir içi çıkarılır. Horasandaki çatlak yarık  veya deliğe bu hortumun ucunda bağlı olan kalem sokulur ve tüp açılır gaz  horasanın soğumasına ve kuvvetini kaybetmesine yol açar böylelikle gücünü  kaybeder. Horasanı iyice soğutuncaya kadar tüp açık tutulur tabiki dikkatli  olmanız gerekir havasız bir yerde yada gazı sıkıştıracak bri yer olmamalı daha  sonra soğuduğuna emin olduğunuz bölgeye bayozla çalışılır ve buz gibi  dağıldığını göreceksiniz. TEHLİKELİ MADDE ama dediklerimi uygularken horasanı  kırmak yerine kendinizi uçurmayın dikkatli olunuz..

HORASAN : Değişik  alaşımları olmasına rağmen tamamında birleştirici olarak yumurta akının  kullanıldığı kil-kıl-kireç-tuğla tozu gibi maddelerden değişik versiyonları  bulunan harç.

HORASANIN ÇÖZÜLMESİ:
1- limon suyu sirke eşit oranda  karıştırılıp , içine bir miktar bunların toplamının 4/1 i yeterli olacaktır saf  alkol, alkolle aynı oranda tuz ruhu karıştırılır bunların karıştığı yerde  durulmaz maske takmaktada fayda var horasanın üzerine dökülüp yerden uzaklaşılır  2-3 saat için bu horasanı belli bir derinliğe kadar çözer murçla kırılacak hale  getirir kazıma neticesinde sertleştiği yerde tekrara dökülmelidir çok derin  horasan dökümünde işlem bayağı uzun sürer tahmini her uygulamamda 10-15 santim  çözülme yapacaktır.

2- Horasanlı bölge dar bir alan ise saf alkol  dökülür ve bir kaç saat bekledikten sonra hürmüz ile ısıtılır çekiçle kırılır.

3- horasan çok dar bir alanda taşı beslemede kullanılmışsa hürmüzle  ısıtılır üzerine sirke dökülür. ( yanlız bu yöntemde başarı sağlanması duvar  örmelerinde mümkündür yani horasan komple kapatmada değil taş beslemesinde  kullanılmış olmalıdır. )

4- İmkanı olan sıvı nitrojen bulup döksün her  şey nitrojen karşısında dağılır...

5.horosanın bulunduğu yere bir piknik  tüpü götürülerek su kaynatılır ve kaynar su horosana dökülür

horasanlı kaya parçalama yöntemleri

Define,definecilik,define işaretleri,define arama yolları,gizli defineleri arama,cinler büyü tılsım,define arama çubukları, ,gizemli defineleri çıkartma,define nasıl aranır hepsi burada.





1- 10  Cm kalınlığındaki bir horasan için: 1 kilogram limon suyu,1 kilogram üzüm  sirkesi, yarım kilogram saf alkol, yarım kilo asit, yukarıda verilen malzeme  karıştırılarak horasanın üstüne dökülür. takriben 2 saat kadar beklenir.

2- Horasanlı bölgeye sadece saf alkol dökülür 2 saat sonra piknik tüpüne  bir pürümüz takılarak ateşe verilir. hangi yol kolayınıza geliyorsa onu  deniyebilirsiniz.

Kayada horasan olup olmadığı nasıl anlaşılır:
üzerine su dök horasan gerçek kayadan daha geç kurur baya bi süre nemli  kalır eğer devamlı suyla temas halindeyse cila yemiş gibi ıslak ve parlak olur  bir de zamanında yapan ustası maharetli değilse anakayada emanet gibi durur  görmek için iyi bakmak gerek.
Horasan bir sıvadır ve çeşitlidir. Tarihte  birçok kavim ve uygarlık horasan sıva kullanmışlardır.
Şunuda belirteyim bazı  kaya kütleleri toprak altında nemli kaldığı sürece horasan tarzı duruma  gelmektedirler.
Dikkat isteyen bir iştir horasan çok güçlü olmasına rağmen  ateş yakılıp sirke döküldügünde dagılır ikincisi dometes salçası hayatta  dayanamaz tabi sirkeyle sogukken dökersen sıvı nitrojen bulaşık deterjanından  (elde kullanılan) elde edilebilir patlayıcı bir maddedir bir takım kimyasal  işlemle deterjandan elde edilebilir.

Horasan da önce küçük bir çatlak  yarık yada delik gibi bir yer aranır bu 5 cm kadar olmalıdır. İhityacımız olan 1  adet piknik tüpü, tüpe bağlamak için bir fortum ve 1 adet içi delik kalem gibi  bir çubuk bu tükenmez kalemde olabilir içi çıkarılır. Horasandaki çatlak yarık  veya deliğe bu hortumun ucunda bağlı olan kalem sokulur ve tüp açılır gaz  horasanın soğumasına ve kuvvetini kaybetmesine yol açar böylelikle gücünü  kaybeder. Horasanı iyice soğutuncaya kadar tüp açık tutulur tabiki dikkatli  olmanız gerekir havasız bir yerde yada gazı sıkıştıracak bri yer olmamalı daha  sonra soğuduğuna emin olduğunuz bölgeye bayozla çalışılır ve buz gibi  dağıldığını göreceksiniz. TEHLİKELİ MADDE ama dediklerimi uygularken horasanı  kırmak yerine kendinizi uçurmayın dikkatli olunuz..

HORASAN : Değişik  alaşımları olmasına rağmen tamamında birleştirici olarak yumurta akının  kullanıldığı kil-kıl-kireç-tuğla tozu gibi maddelerden değişik versiyonları  bulunan harç.

HORASANIN ÇÖZÜLMESİ:
1- limon suyu sirke eşit oranda  karıştırılıp , içine bir miktar bunların toplamının 4/1 i yeterli olacaktır saf  alkol, alkolle aynı oranda tuz ruhu karıştırılır bunların karıştığı yerde  durulmaz maske takmaktada fayda var horasanın üzerine dökülüp yerden uzaklaşılır  2-3 saat için bu horasanı belli bir derinliğe kadar çözer murçla kırılacak hale  getirir kazıma neticesinde sertleştiği yerde tekrara dökülmelidir çok derin  horasan dökümünde işlem bayağı uzun sürer tahmini her uygulamamda 10-15 santim  çözülme yapacaktır.

2- Horasanlı bölge dar bir alan ise saf alkol  dökülür ve bir kaç saat bekledikten sonra hürmüz ile ısıtılır çekiçle kırılır.

3- horasan çok dar bir alanda taşı beslemede kullanılmışsa hürmüzle  ısıtılır üzerine sirke dökülür. ( yanlız bu yöntemde başarı sağlanması duvar  örmelerinde mümkündür yani horasan komple kapatmada değil taş beslemesinde  kullanılmış olmalıdır. )

4- İmkanı olan sıvı nitrojen bulup döksün her  şey nitrojen karşısında dağılır...

5.horosanın bulunduğu yere bir piknik  tüpü götürülerek su kaynatılır ve kaynar su horosana dökülür

kimyasal tehlike uyarısı işaretleri

Tehlike Sembollerinin yorumları herkes tarafından anlaşılması ve bilinmesi gereken en önemli sembollerdir. Kabul edilmiş bir gerçektir ki! Hazine ancak canlı bir kişi tarafından bulunabilir. Erkekler, bayanlar, çocuklar, hepimiz hangi amaçla bir iş yaparsak yapalım mutlaka tehlike ve problemlere karşı önlem almak ve önceden hazırlıklı olmak isteriz. Bu tehlikeler yılan, akrep, örümcek, yırtıcı hayvanlar v.b Emniyetli davranmak tuzakların fark edilmesi ve bertaraf edilmesi için ilk ve en önemli tedbirdir. Altının veya gizlenmiş hazinenin bulunduğu yerde de tuzakların bulunması gayet doğaldır. Özellikle eski yunanlılar, eski Rumlar, eski Ermeniler ve o dönemdeki eşkıyalar diye tabir ettiğimiz gruplar hazinelerin, gömülerin saklanmasında çok usta idiler ve ölüm tuzaklarını çok iyi dizayn ederlerdi. Tonlarca ağırlıktaki kayaları kurdukları çok basit bir düzenekle harekete geçirebiliyorlardı. Eğer bir tünelde veya mağarada kaybolduysanız, yolunuzun üzerinde aşağıdan veya yukarıdan gelebilecek bir tehlikenin olabileceğini tahmin etmelisiniz. Ayrıca büyük kaya parçaları veya zemin sizin ağırlığınızla harekete geçebilir, bazı odaların havasında veya zemininde zehirli kimyasallar olabilir. Böyle bir durumda toz zerreciklerinin etkisiyle ölüm haberiniz olmadan, yavaş yavaş ve ıstırap içerisinde sizi bulur. Hazineyi saklayan kişiler kesinlikle bu hazinenin kolay bir şekilde ve eliyle koymuş gibi bulunmasını istemezler. Harita üzerinde hazinenin yeri net olarak anlaşılabilse bile tuzaklarda sadece saklayan kişinin bilebileceği bir şekilde çok ufak ayrıntılar ile harita üzerinde belirtilmiş olabilir.
Onlar yolunuzun üzerinde bıraktıkları bazı şeyler ile sizi şaşırtabilir ve tuzaklara yem olmanızı sağlayabilirler. Böyle küçük şeyler hakkında dikkatli olun ve tuzaklara düşmeyin. Bir şey daha, eğer bazı aldatıcı şeylere rastlarsanız bu size daha böyle birçok şeyin beklediğini de anlatır.
Kalp sembolü” bazı define tabirlerine göre altın anlamına gelir. Kalp sembolleri bütün olabileceği gibi üzerinde değişik şekiller bulunabilir ve parçalara ayrılmış olabilirler. İşte bazı örnekler : 1 Bu kalbin ana gövdesinin üst yuvarlak kısmının bir çizgi ile ayrılmış veya çatlatılarak ayrılmış semboldür. Bu şekildeki bir kalp bize değişik mesajlar verebilir. Bunlardan birincisi ölüm tuzaklarıdır. Eğer bu uyarıyı dikkate almazsanız bir tehlike sizi bekliyor demektir #2 Bu kalbin üzerinde kalbi ortadan ikiye bölen yıldırım, şimşek işareti vardır. Bu işarete çok dikkat edin, yıldırımın yönü tuzak veya tuzakların bulunduğu yeri işaret eder. Bu işaretin gösterdiği yönde araştırmalarınızı dikkatli yapın. #3 Bu kalbin alt kısmı kalbin ana gövdesinden ayrılmıştır. Bu sadece ileride ölüm tuzakları vardır anlamına gelmez, fakat alt ucunun gösterdiği yönde sadece bu işarete mahsus bir tuzak olduğunu gösterebilir.#4 Bu kalp üzerindeki işaretler kalbin ortadan ikiye ayrıldığını, kırıldığını gösterir. Bu işaret size tuzağın yakında olduğu uyarısını verir, fakat üzerinde tuzağın yönü ve yeri hakkında herhangi bir işaret göstermez.
#5 Bu kalp sembolü ise bir başka yönü belli olmayan tuzağı gösteren işarettir.
Bazı yabancı yorumcular işaretlerin ve sembollerin sadece bu kalplerin üzerinde olmayacağını, etraflarında da işaretler olabileceğini belirtmişlerdir. Mesela kalbin üst yan taraflarındaki yuvarlak kısımdaki kırığın olduğu yönde başka işaretlerin veya tuzağın olabileceğini söylemişlerdir. Küçük bir nokta, küçük bir delik bile tuzağın olduğu yönü gösterebilir. Ve aynı zamanda el ile bastırılmış veya üzerine basılmış küçük bir taş bile tuzağı faaliyete geçirebilir. Bu tuzaklarda zehirli hava, su, zehir, zehirli yılanlar veya akrepler olabilir. Bu tuzaklarda büyük uzun bir boşluktan düşebilir veya zehirli hava, zehir, su, v.b. direkt olarak üzerinize gelebilir. font]
Bu kalpler aynı zamanda haritalar üzerinde de gösterilebilirler. Hazineye yaklaşıldığında onları bekleyen tuzakları haritayı okuyan kişiye anlatır. Tuzaklar gizlenmiş olan girişin 200 ft. Kadar bir daire içerisinde bulunabilir. Yıldırım işareti sembolü hazineyi arayan kişiye çok değerli bilgiler verir. 1. Bu o aranan altının, gümüşün veya depolanmış çok miktarda diğer hazinelerin olduğunun işaretidir.2. Yol boyunca Ölüm tuzağı tehlikeleri ile karşı karşıya gelinilebileceğini gösterir.3. Bu Sembollerden birini kaçırmanız tuzağa yakalanacağınız garantisidir. Çok defalar bir Ölüm Tuzağı sembolü kayalar üzerinde verilmiştir, istenmeyen arayıcının gerçek hazine yerinden uzaklaşması, dikkatini başka bir yere çekmesi içinde verilmiş olabilir. Siz sürekli olarak dikkatli olacaksınız. Eğer akabinde ne olacağını bilmiyorsanız hiçbir şeye dokunmayacak ve yerini değiştirmeyeceksiniz. Bunlar bu işi bilen kişiler tarafından hazırlandığı için, o kişiler elbette ki hazineyi arayan kişinin dikkatsiz olabileceğini bilirler. Ama aklını kullanan birçok arayıcı; dahi fikirleri ve düşünceleri ile onların tuzaklarını bertaraf eder ve onların düşüncelerine göre yapmak istedikleri şeyi bozarlar. Tuzak ile ilgili olarak İlk yapılması gereken tuzağın büyüklüğünü işaretlere göre arkadaşlarımızla tartışmaktır. Büyük tuzaklar gizlenmiş mağara girişine 200 ft. Çap daire içerisinde bulunurlar. Bu tuzak genellikle tepenin yamacına yerleştirilmiş bir düzenek ile hareket eden, 30-40 ton ağırlığında büyük kayalardır. Bu kayaların üzerinde direkt olarak ortadan ayrılmış veya kalbin ana gövdesinden ayrılmış bir parçalı kalp sembolü bulunabilir. Bu tuzak aldatıcı ve caydırıcı olabilir. Bir çok kişi kalbin şekline, üzerindekilerine dikkat etmeden, altın olduğunu düşünüp kayanın etraflarını veya altını kazar, bu da dengesi ayarlanmış kayanın harekete geçmesine ve üzerimize devrilmesine yol açabilir. Eğer bu kaya sizi öldürmese bile oradaki araştırmalarınızdan vazgeçmenize neden olabilir.Eğer bunlardan birine rastlarsanız, onun altına, sağına, soluna bakarak vaktinizi boşa geçirmeyin. Kaya tepeden yuvarlanmaya başladığında kayanın altında sizin haricinizde başka bir şey olmayacaktır. Bir başka basit tip yıldırım uyarısı duvar üzerindeki ve bir tünel girişinde bulunan ölüm tuzağı uyarısıdır. (İşaret asla girişin yukarısında olmaz). İşaret girişin 1,1/2 veya 2 feet yanına oyularak, kazınarak veya kesilerek yapılır. Bu tip girişler kapatılmıştır veya kaplanmıştır. Girişler yerine uygun olarak yapılmış kütük veya kayalar ile kapatılmıştır. Not: Girişin en az iki feet etrafında tuzak olup olmadığı araştırın ve olmadığından emin olduktan sonra yıldırımın gösterdiği yöndeki tuzağı bulun. İlk önce : Eğer yıldırım sola bakıyorsa tuzak soldadır, ama sadece gerçek giriş olmak şartıyla, tuzak olarak yapılmış diğer girişlerde tuzak işaretin herhangi bir yönünde olabilir, yani bu takip ettiğiniz önce işaretlerde bir hata yapmışsınız demektir. Bu yüzden işaretlerin takibi önemlidir. Eğer ana geçit uzunsa, geçidin sağ tarafında durunuz. Eğer geçit Y şeklinde ayrılıyorsa sağda kalın, diğer yolun girişinde bir kutu, ilginizi çeken bir şey olsa bile şimdiye kadar ki tüm aramalarda sağ tünelin doğru yol olduğu görülmüştür. İlginiziçeken o şey, kutu tuzaklanmış olması muhtemeldir. Sağ girişin duvarına bir haç kazınmış ise haçın yanındaki geçitten gitmek daha emniyetli olur.İkincisi : Yıldırımın ucunun gösterdiği yöne bakın. 1. Eğer nokta aşağıyı gösteriyor ise girişten hemen sonra girişin tabanında bir tuzak bulacaksınız. 2. Eğer nokta Ana girişe doğru ise, tuzak girişin kendi üzerindedir. Girişi kırarken tuzağı harekete geçireceksiniz. Belki kırılan kapı bir kum yığınını serbest bırakabilir veya yukarınızdaki kaya(lar) direkt olarak üzerinize gelebilir. Tehlikeli görünmeyebilir ama gerçektende bir çok arayıcı bu tür tuzaklara yakalanmıştır ve çoğu buna benzer tuzaklar yüzünden hayatını kaybetmiştir.3. Yıldırımın gösterdiği yön eğer yukarıyı işaret ediyor ise, tuzak girişten sonra hemen yukarınızda olabilir, girişte veya girişin kendisine ait değildir. 4. Ortasından ayrılmış ve bir kenarı kopmuş bir kalp görür iseniz bu konuda da dikkatli olmanızı öneririm. Bu tür sembollere ait olan tuzakların yeri belli değildir. Yani tuzak aşağıdan, sağdan, soldan, yukarıdan, direkt karşıdan gelebilir.5. Bir başka tuzak uyarı çeşidi ise üç haçtır. İkisi yan yana ve büyük bir haç ikisinin altındadır. Bu mesaj Hz. İsa’nın üç haçı yani çarmıha gerilişini simgeleyen haçlardır. Bu işaret bize doğru girişte olduğumuzu ve sağda kalmamızı söyler. Büyük bir haçın altında yan yana duran iki kuru kafa olduğunda bu bize düz ve ortadaki yolu takip etmemizi söyler. Kuru kafalar haçın sağında ve solunda bulunduğu için yanlardaki tünelleri kullanmayın. 6. Ölümü çağrıştıran yukarıda bahsedilmiş işaretlerin herhangi birine karşı uyanık olun. O tür işaretler ölümle ilgilidir. Bazılarının yorumu zor olmasına karşın bir çoğunun görünüşünden tehlike işareti olduğu anlaşılır. Eski dönemlerde kralların emirleri ve yapılmasını zorunlu kıldığı konularda kuralları içeren mektuplar vardı. Ve elbette ki krallar hazinelerinin belli kurallara göre, belirlenmiş işaretlere göre gizlenmesini isterlerdi. Hazineyi saklayan kişilerinde kurallara uyması ve standart bir sembol dili ile hazineyi saklaması da muhtemeldir. Tek bir işaretin önemi sadece kendisi ile değil aynı zamanda diğer işaretler ile, hazine ile de ilgilidir. Hazine=Harita+işaretler+dikkatli araştırma. Elbette ki uyarıları ciddiye almakta önemlidir. “Emniyeti almak araştırmalarda ilk yapılması gereken konudur.Birinci şekil ölüm tuzağı bulunan tünelin önden görünüşüdür. Bu tür tünel girişlerinde daha önce bahsettiğim yukarıyı gösteren semboller olabilir. Genelde tuzak doğrudan kapıya bağlıdır ve kapı kırıldığında yandaki kilit görevi gören bağlantılar yerinden çıkar, ve bu tünele ait ikinci şekilden de daha iyi anlaşılacağı gibi üstteki kaya ve hemen peşinden yığılı kum tünel girişini ve üzerinizi kapatır.KUM DESTEĞİ İLE ÇALIŞAN TUZAK
Bu tuzak kum bloğunun dikey duran büyük kayanın altına sıkıştırılması ile oluşur. Bu tip tuzaklarda karşıdaki kayanın bir tuzak olduğu anlaşılmaz, sanki önlerinde bir kapak veyahut bir sandık,kutu varmış gibidir. Bu kutunun önündeki kol çevrildiğinde sandığın arkasında açılan boşluktan kum aşağıdaki boşluğa dolar ve altının boş kalmasıyla kaya öne doğru yuvarlanır. Bu tuzaktaki kaya tünel duvar ve tavanlarına benzetilmiştir. Böyle bir sandık bulduğunuzda onu öylece bırakırmısınız yoksa içinde ne var diye içine bakarmısınız ? Elbetteki bir çok arayıcı heyecan ile önce içine bakarYapmanız gereken ilk şey önce onun resmini çekmek olsun. Ve bunun bir tuzak olup olmayacağı ile ilgili kutunun alınması konusunda düşünülebilecek şeyler : 1. Kutunun içinde ne olduğunu anlamak için açmalı mıyız ?
2. Hazine sahipleri hazineyi böyle bir duvarın dibine sabitledikleri sandığa koyarlar mı ?3. Bulduğumuz tuzak olduğunu anladığımız bu sandığı (kutuyu) öylece bırakmalı mıyız ? İleriki bir tarihte ölüm tuzakları hakkında bilgisi olmayan başka birisi bu tuzakla karşı karşıya gelirse ne olur ? YER TUZAKLARI Bu tuzağın nasıl çalıştığını anlamak oldukça basittir. Yüklü bir ağırlık yapay taban üzerinde bir tarafa yüklendiğinde yapay tabanın dengesi bozulur. Genelde bu denge 45 kg. göre hazırlanır. Bu denge ağırlığı alttaki odanın şekline ve büyüklüğüne bağlıdır. Bu tuzak için semboller ve işaretler duvarların üst kısımlarına yakın bulunur. Ve tuzak sembolden sadece birkaç feet uzaklıkta bulunur.
Tabandaki tuzağın aralıkları görünmeyecek şekilde yapılmıştır. Çok dikkatli bakıldığında çatlaklar belli olur. Bu tip tuzaklar dünyanın her yerinde bulunur.Ölüm tuzağı fotoğrafına baktığımızda, oldukça büyük bir kayayı destekleyen küçük kayalar görüyoruz (1 resim), Büyük kaya altına küçük kayalar sıkıştırılmış ve küçük kayalar alındığında hareketi sağlanacak şekilde ayarlanmıştır. Aynı zamanda önü küçük kayalar ile kapatılarak asıl büyük tuzak mağaranın önüne gizlenmiştir.#2 numaralı kaya büyük kayayı desteklemek için tuzak kayasının sağ tarafına yerine uydurularak sıkıştırılmıştır
2 resimdeki kayaya çok dikkatli bakalım, onu fotoğrafta gördüğünüz diğer bütün kayalar ile karşılaştıralım, bu kaya ile ilgili farklı bir şeyler dikkatinizi çekiyor mu ? tekrar bakın, kayanın ön yüzü dikkatlice bir insan başı/yüzü gibi şekillendirilmiştir. Ona tekrar bakın, kayadaki gölgelere ve ilginç noktalara tekrar bakın.
Ölüm maskesi çizilmiş kayalar araştırmalar esnasında bulunabilir. Mesela bu Ölüm maskeleri eski Hindistan da çok kullanılmıştır. Eski Hint yerlileri bu ölüm maskelerinin kötü ve uğursuz olduğuna inandıkları için hazineyi mağaraya gizleyen kişi mağara girişine bu ölüm maskelerini kazırdı ve yerlilerin bu batıl inançları sayesinde hazineyi onlardan korurdu.

kimyasal tehlike uyarısı işaretleri

Tehlike Sembollerinin yorumları herkes tarafından anlaşılması ve bilinmesi gereken en önemli sembollerdir. Kabul edilmiş bir gerçektir ki! Hazine ancak canlı bir kişi tarafından bulunabilir. Erkekler, bayanlar, çocuklar, hepimiz hangi amaçla bir iş yaparsak yapalım mutlaka tehlike ve problemlere karşı önlem almak ve önceden hazırlıklı olmak isteriz. Bu tehlikeler yılan, akrep, örümcek, yırtıcı hayvanlar v.b Emniyetli davranmak tuzakların fark edilmesi ve bertaraf edilmesi için ilk ve en önemli tedbirdir. Altının veya gizlenmiş hazinenin bulunduğu yerde de tuzakların bulunması gayet doğaldır. Özellikle eski yunanlılar, eski Rumlar, eski Ermeniler ve o dönemdeki eşkıyalar diye tabir ettiğimiz gruplar hazinelerin, gömülerin saklanmasında çok usta idiler ve ölüm tuzaklarını çok iyi dizayn ederlerdi. Tonlarca ağırlıktaki kayaları kurdukları çok basit bir düzenekle harekete geçirebiliyorlardı. Eğer bir tünelde veya mağarada kaybolduysanız, yolunuzun üzerinde aşağıdan veya yukarıdan gelebilecek bir tehlikenin olabileceğini tahmin etmelisiniz. Ayrıca büyük kaya parçaları veya zemin sizin ağırlığınızla harekete geçebilir, bazı odaların havasında veya zemininde zehirli kimyasallar olabilir. Böyle bir durumda toz zerreciklerinin etkisiyle ölüm haberiniz olmadan, yavaş yavaş ve ıstırap içerisinde sizi bulur. Hazineyi saklayan kişiler kesinlikle bu hazinenin kolay bir şekilde ve eliyle koymuş gibi bulunmasını istemezler. Harita üzerinde hazinenin yeri net olarak anlaşılabilse bile tuzaklarda sadece saklayan kişinin bilebileceği bir şekilde çok ufak ayrıntılar ile harita üzerinde belirtilmiş olabilir.
Onlar yolunuzun üzerinde bıraktıkları bazı şeyler ile sizi şaşırtabilir ve tuzaklara yem olmanızı sağlayabilirler. Böyle küçük şeyler hakkında dikkatli olun ve tuzaklara düşmeyin. Bir şey daha, eğer bazı aldatıcı şeylere rastlarsanız bu size daha böyle birçok şeyin beklediğini de anlatır.
Kalp sembolü” bazı define tabirlerine göre altın anlamına gelir. Kalp sembolleri bütün olabileceği gibi üzerinde değişik şekiller bulunabilir ve parçalara ayrılmış olabilirler. İşte bazı örnekler : 1 Bu kalbin ana gövdesinin üst yuvarlak kısmının bir çizgi ile ayrılmış veya çatlatılarak ayrılmış semboldür. Bu şekildeki bir kalp bize değişik mesajlar verebilir. Bunlardan birincisi ölüm tuzaklarıdır. Eğer bu uyarıyı dikkate almazsanız bir tehlike sizi bekliyor demektir #2 Bu kalbin üzerinde kalbi ortadan ikiye bölen yıldırım, şimşek işareti vardır. Bu işarete çok dikkat edin, yıldırımın yönü tuzak veya tuzakların bulunduğu yeri işaret eder. Bu işaretin gösterdiği yönde araştırmalarınızı dikkatli yapın. #3 Bu kalbin alt kısmı kalbin ana gövdesinden ayrılmıştır. Bu sadece ileride ölüm tuzakları vardır anlamına gelmez, fakat alt ucunun gösterdiği yönde sadece bu işarete mahsus bir tuzak olduğunu gösterebilir.#4 Bu kalp üzerindeki işaretler kalbin ortadan ikiye ayrıldığını, kırıldığını gösterir. Bu işaret size tuzağın yakında olduğu uyarısını verir, fakat üzerinde tuzağın yönü ve yeri hakkında herhangi bir işaret göstermez.
#5 Bu kalp sembolü ise bir başka yönü belli olmayan tuzağı gösteren işarettir.
Bazı yabancı yorumcular işaretlerin ve sembollerin sadece bu kalplerin üzerinde olmayacağını, etraflarında da işaretler olabileceğini belirtmişlerdir. Mesela kalbin üst yan taraflarındaki yuvarlak kısımdaki kırığın olduğu yönde başka işaretlerin veya tuzağın olabileceğini söylemişlerdir. Küçük bir nokta, küçük bir delik bile tuzağın olduğu yönü gösterebilir. Ve aynı zamanda el ile bastırılmış veya üzerine basılmış küçük bir taş bile tuzağı faaliyete geçirebilir. Bu tuzaklarda zehirli hava, su, zehir, zehirli yılanlar veya akrepler olabilir. Bu tuzaklarda büyük uzun bir boşluktan düşebilir veya zehirli hava, zehir, su, v.b. direkt olarak üzerinize gelebilir. font]
Bu kalpler aynı zamanda haritalar üzerinde de gösterilebilirler. Hazineye yaklaşıldığında onları bekleyen tuzakları haritayı okuyan kişiye anlatır. Tuzaklar gizlenmiş olan girişin 200 ft. Kadar bir daire içerisinde bulunabilir. Yıldırım işareti sembolü hazineyi arayan kişiye çok değerli bilgiler verir. 1. Bu o aranan altının, gümüşün veya depolanmış çok miktarda diğer hazinelerin olduğunun işaretidir.2. Yol boyunca Ölüm tuzağı tehlikeleri ile karşı karşıya gelinilebileceğini gösterir.3. Bu Sembollerden birini kaçırmanız tuzağa yakalanacağınız garantisidir. Çok defalar bir Ölüm Tuzağı sembolü kayalar üzerinde verilmiştir, istenmeyen arayıcının gerçek hazine yerinden uzaklaşması, dikkatini başka bir yere çekmesi içinde verilmiş olabilir. Siz sürekli olarak dikkatli olacaksınız. Eğer akabinde ne olacağını bilmiyorsanız hiçbir şeye dokunmayacak ve yerini değiştirmeyeceksiniz. Bunlar bu işi bilen kişiler tarafından hazırlandığı için, o kişiler elbette ki hazineyi arayan kişinin dikkatsiz olabileceğini bilirler. Ama aklını kullanan birçok arayıcı; dahi fikirleri ve düşünceleri ile onların tuzaklarını bertaraf eder ve onların düşüncelerine göre yapmak istedikleri şeyi bozarlar. Tuzak ile ilgili olarak İlk yapılması gereken tuzağın büyüklüğünü işaretlere göre arkadaşlarımızla tartışmaktır. Büyük tuzaklar gizlenmiş mağara girişine 200 ft. Çap daire içerisinde bulunurlar. Bu tuzak genellikle tepenin yamacına yerleştirilmiş bir düzenek ile hareket eden, 30-40 ton ağırlığında büyük kayalardır. Bu kayaların üzerinde direkt olarak ortadan ayrılmış veya kalbin ana gövdesinden ayrılmış bir parçalı kalp sembolü bulunabilir. Bu tuzak aldatıcı ve caydırıcı olabilir. Bir çok kişi kalbin şekline, üzerindekilerine dikkat etmeden, altın olduğunu düşünüp kayanın etraflarını veya altını kazar, bu da dengesi ayarlanmış kayanın harekete geçmesine ve üzerimize devrilmesine yol açabilir. Eğer bu kaya sizi öldürmese bile oradaki araştırmalarınızdan vazgeçmenize neden olabilir.Eğer bunlardan birine rastlarsanız, onun altına, sağına, soluna bakarak vaktinizi boşa geçirmeyin. Kaya tepeden yuvarlanmaya başladığında kayanın altında sizin haricinizde başka bir şey olmayacaktır. Bir başka basit tip yıldırım uyarısı duvar üzerindeki ve bir tünel girişinde bulunan ölüm tuzağı uyarısıdır. (İşaret asla girişin yukarısında olmaz). İşaret girişin 1,1/2 veya 2 feet yanına oyularak, kazınarak veya kesilerek yapılır. Bu tip girişler kapatılmıştır veya kaplanmıştır. Girişler yerine uygun olarak yapılmış kütük veya kayalar ile kapatılmıştır. Not: Girişin en az iki feet etrafında tuzak olup olmadığı araştırın ve olmadığından emin olduktan sonra yıldırımın gösterdiği yöndeki tuzağı bulun. İlk önce : Eğer yıldırım sola bakıyorsa tuzak soldadır, ama sadece gerçek giriş olmak şartıyla, tuzak olarak yapılmış diğer girişlerde tuzak işaretin herhangi bir yönünde olabilir, yani bu takip ettiğiniz önce işaretlerde bir hata yapmışsınız demektir. Bu yüzden işaretlerin takibi önemlidir. Eğer ana geçit uzunsa, geçidin sağ tarafında durunuz. Eğer geçit Y şeklinde ayrılıyorsa sağda kalın, diğer yolun girişinde bir kutu, ilginizi çeken bir şey olsa bile şimdiye kadar ki tüm aramalarda sağ tünelin doğru yol olduğu görülmüştür. İlginiziçeken o şey, kutu tuzaklanmış olması muhtemeldir. Sağ girişin duvarına bir haç kazınmış ise haçın yanındaki geçitten gitmek daha emniyetli olur.İkincisi : Yıldırımın ucunun gösterdiği yöne bakın. 1. Eğer nokta aşağıyı gösteriyor ise girişten hemen sonra girişin tabanında bir tuzak bulacaksınız. 2. Eğer nokta Ana girişe doğru ise, tuzak girişin kendi üzerindedir. Girişi kırarken tuzağı harekete geçireceksiniz. Belki kırılan kapı bir kum yığınını serbest bırakabilir veya yukarınızdaki kaya(lar) direkt olarak üzerinize gelebilir. Tehlikeli görünmeyebilir ama gerçektende bir çok arayıcı bu tür tuzaklara yakalanmıştır ve çoğu buna benzer tuzaklar yüzünden hayatını kaybetmiştir.3. Yıldırımın gösterdiği yön eğer yukarıyı işaret ediyor ise, tuzak girişten sonra hemen yukarınızda olabilir, girişte veya girişin kendisine ait değildir. 4. Ortasından ayrılmış ve bir kenarı kopmuş bir kalp görür iseniz bu konuda da dikkatli olmanızı öneririm. Bu tür sembollere ait olan tuzakların yeri belli değildir. Yani tuzak aşağıdan, sağdan, soldan, yukarıdan, direkt karşıdan gelebilir.5. Bir başka tuzak uyarı çeşidi ise üç haçtır. İkisi yan yana ve büyük bir haç ikisinin altındadır. Bu mesaj Hz. İsa’nın üç haçı yani çarmıha gerilişini simgeleyen haçlardır. Bu işaret bize doğru girişte olduğumuzu ve sağda kalmamızı söyler. Büyük bir haçın altında yan yana duran iki kuru kafa olduğunda bu bize düz ve ortadaki yolu takip etmemizi söyler. Kuru kafalar haçın sağında ve solunda bulunduğu için yanlardaki tünelleri kullanmayın. 6. Ölümü çağrıştıran yukarıda bahsedilmiş işaretlerin herhangi birine karşı uyanık olun. O tür işaretler ölümle ilgilidir. Bazılarının yorumu zor olmasına karşın bir çoğunun görünüşünden tehlike işareti olduğu anlaşılır. Eski dönemlerde kralların emirleri ve yapılmasını zorunlu kıldığı konularda kuralları içeren mektuplar vardı. Ve elbette ki krallar hazinelerinin belli kurallara göre, belirlenmiş işaretlere göre gizlenmesini isterlerdi. Hazineyi saklayan kişilerinde kurallara uyması ve standart bir sembol dili ile hazineyi saklaması da muhtemeldir. Tek bir işaretin önemi sadece kendisi ile değil aynı zamanda diğer işaretler ile, hazine ile de ilgilidir. Hazine=Harita+işaretler+dikkatli araştırma. Elbette ki uyarıları ciddiye almakta önemlidir. “Emniyeti almak araştırmalarda ilk yapılması gereken konudur.Birinci şekil ölüm tuzağı bulunan tünelin önden görünüşüdür. Bu tür tünel girişlerinde daha önce bahsettiğim yukarıyı gösteren semboller olabilir. Genelde tuzak doğrudan kapıya bağlıdır ve kapı kırıldığında yandaki kilit görevi gören bağlantılar yerinden çıkar, ve bu tünele ait ikinci şekilden de daha iyi anlaşılacağı gibi üstteki kaya ve hemen peşinden yığılı kum tünel girişini ve üzerinizi kapatır.KUM DESTEĞİ İLE ÇALIŞAN TUZAK
Bu tuzak kum bloğunun dikey duran büyük kayanın altına sıkıştırılması ile oluşur. Bu tip tuzaklarda karşıdaki kayanın bir tuzak olduğu anlaşılmaz, sanki önlerinde bir kapak veyahut bir sandık,kutu varmış gibidir. Bu kutunun önündeki kol çevrildiğinde sandığın arkasında açılan boşluktan kum aşağıdaki boşluğa dolar ve altının boş kalmasıyla kaya öne doğru yuvarlanır. Bu tuzaktaki kaya tünel duvar ve tavanlarına benzetilmiştir. Böyle bir sandık bulduğunuzda onu öylece bırakırmısınız yoksa içinde ne var diye içine bakarmısınız ? Elbetteki bir çok arayıcı heyecan ile önce içine bakarYapmanız gereken ilk şey önce onun resmini çekmek olsun. Ve bunun bir tuzak olup olmayacağı ile ilgili kutunun alınması konusunda düşünülebilecek şeyler : 1. Kutunun içinde ne olduğunu anlamak için açmalı mıyız ?
2. Hazine sahipleri hazineyi böyle bir duvarın dibine sabitledikleri sandığa koyarlar mı ?3. Bulduğumuz tuzak olduğunu anladığımız bu sandığı (kutuyu) öylece bırakmalı mıyız ? İleriki bir tarihte ölüm tuzakları hakkında bilgisi olmayan başka birisi bu tuzakla karşı karşıya gelirse ne olur ? YER TUZAKLARI Bu tuzağın nasıl çalıştığını anlamak oldukça basittir. Yüklü bir ağırlık yapay taban üzerinde bir tarafa yüklendiğinde yapay tabanın dengesi bozulur. Genelde bu denge 45 kg. göre hazırlanır. Bu denge ağırlığı alttaki odanın şekline ve büyüklüğüne bağlıdır. Bu tuzak için semboller ve işaretler duvarların üst kısımlarına yakın bulunur. Ve tuzak sembolden sadece birkaç feet uzaklıkta bulunur.
Tabandaki tuzağın aralıkları görünmeyecek şekilde yapılmıştır. Çok dikkatli bakıldığında çatlaklar belli olur. Bu tip tuzaklar dünyanın her yerinde bulunur.Ölüm tuzağı fotoğrafına baktığımızda, oldukça büyük bir kayayı destekleyen küçük kayalar görüyoruz (1 resim), Büyük kaya altına küçük kayalar sıkıştırılmış ve küçük kayalar alındığında hareketi sağlanacak şekilde ayarlanmıştır. Aynı zamanda önü küçük kayalar ile kapatılarak asıl büyük tuzak mağaranın önüne gizlenmiştir.#2 numaralı kaya büyük kayayı desteklemek için tuzak kayasının sağ tarafına yerine uydurularak sıkıştırılmıştır
2 resimdeki kayaya çok dikkatli bakalım, onu fotoğrafta gördüğünüz diğer bütün kayalar ile karşılaştıralım, bu kaya ile ilgili farklı bir şeyler dikkatinizi çekiyor mu ? tekrar bakın, kayanın ön yüzü dikkatlice bir insan başı/yüzü gibi şekillendirilmiştir. Ona tekrar bakın, kayadaki gölgelere ve ilginç noktalara tekrar bakın.
Ölüm maskesi çizilmiş kayalar araştırmalar esnasında bulunabilir. Mesela bu Ölüm maskeleri eski Hindistan da çok kullanılmıştır. Eski Hint yerlileri bu ölüm maskelerinin kötü ve uğursuz olduğuna inandıkları için hazineyi mağaraya gizleyen kişi mağara girişine bu ölüm maskelerini kazırdı ve yerlilerin bu batıl inançları sayesinde hazineyi onlardan korurdu.

tarihi altin paralari

TARİHİ ESKİ ALTIN PARALAR/MÜNİHTE BASILMIŞ OSMANLI PARALARI

Define,definecilik,define işaretleri,define arama yolları,gizli defineleri arama,cinler büyü tılsım,define arama çubukları, ,gizemli defineleri çıkartma,define nasıl aranır hepsi burada.


III.Mustafa, I.Abdülhamid ve III.Selim döneminde, Osmanlı altın ve gümüş paralarının sahteleri Münih darphanesinde de basılmıştır. Uluslararası ilişkiler açısından çok sorun yaratmaya müsait olmakla birlikte, benzer sahtelerin İtalya'da Modena ve Parma'da, Rusya'da St.Petersburg'ta ve Almanya'da Durlach'ta da basıldığıda bilinmektedir. Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yapılan düşük ayarlı veya değişik metal yapılan sahte paralardan farklı olarak yukarıda adı geçen darphanelerde basılan kopya paralar genelde orjinal Osmanlı paralarıyla aynı ağırlıkta ve eşdeğer kalitede metalden yapılmışlardı.
 Her durumda bu korsan baskılar, Osmanlı İmparatorluğu böyle bir izin vermediği için sahte para olarak kabul edilmelidir. Bu paralar hükümran bir ülkenin paranın metal değeri ile nominal değeri arasındaki farktan elde ettiği geliri çalmaktadır.
 Bu paraları bastıranlar, Avrupa pazarına gelen Güney Amerika gümüşlerini çok uygun fiyattan alarak fazladan kazanç sağlamışlardır. Alman belgelerine göre, asıllarına uygun kalitede metalden (altın veya gümüş) yapıldıkları için bu kopya paralarla yapılan ticari işlemler bir sorun çıkmadan devam edebilmiş.
 Bugüne kadar Münih'te Osmanlı parası basıldığına dair tek kanıt Münih Eyalet Para Koleksiyonu ve Karlsruhe Eyalet Arşivlerinde bulunan iki sayfadır. Bu sayfalar para kalıplarından kağıda aktarılmış karalamalardır (1) (levha 1-2).
 

 

 Bu resimlerde görülen kalıpların gerçekten baskıda kullanılıp kullanılmadığı bilinmemektedir. Çok daha fazla sayıda kalıp olduğu tahmin edilmektedir.
 Gebrueder Laugtmayer'in 29/6/1793 tarihinde Münih'te yapıtığı bir açıklamaya göre Türk Kuruşları, bir Hollanda Yahudileri birliği için bastırılmış, 6 ila 14 kadar kalıp mevcut olduğu tahmin edilmektedir. Bu kalıplardan hiç biri günümüze ulaşmamıştır.
 Bavyera Darphane şefi J. Scheufel v. Ahamstein tarafından arkadaşı Durlach (Karlsruhe) darphane şefine gönderilen 05/6/1793 (AH 1207) tarihli mektupta, 05/3/1778 (AH 1192) tarihi itibarı ile 490.000 adet Türk Kuruş'unun basıldığı belirtilmekte ancak toplam değerinin ne olduğundan bahsedilmemektedir.
 Darphane kayıtlarından, bu 490.000 adet paranın 40.000 adedinin darphaneye iade edilip eritildiğini kalan 450.000 adedinin ise piyasada kullanıldığı anlamaktayız. Türk kuruşlarının basıldığı kesin olmakla birlikte toplam değerinin ne olduğu spekülasyona açık bir konudur. Bu paralarda 1, 2a, 2b, 2c ve 3 numaraları kalıpların kullanıldığı sanılmaktadır.
 1 ve 2 numaralı kalıplar III.Mustafa'nın tahta çıkışı olan 1171 tarihini taşımaktalarsa da III.Mustafa'nın ölümünden sonra (AH 1192 - AD 1778) kullanılmışlardır. 1187'de tahta çıkan I.Abdülhamid eski padişahın paralarını toplattırmadığından bu mümkün olabilmiştir. Bu tarihten önce de aynı kalıplarla baskı yapılmış olabilir.
 Hem Gebrueder Laugtmayer'in 29/6/1793 (AH 1207) tarihli açıklamasından hemde J. Scheufel'in 05/6/1793 tarihli mektubun anladığımıza göre Levha-2'de bulunan 4 ve 5 numaralı karalamalar(1) 1793'ten çok önce 1778'de de kullanıldıkları anlaşılmaktadır.

 
 
 1793'de (AH 1207) mektubu yazan J. Scheufel, Münih'te ki hükümet belgelerine göre bu tarihte çoktan resmi görevinden ayrılmıştı. Kendiside mektubunda söz konusu para baskısı işinde görev alan kişilerin uzun süre önce öldüklerini belirtmektedir.
 İkinci bir baskı yapıldığına dair de elimizde hiç bir kanıt yoktur. Levha-2'de bulunan 6,7, ve 8 numaralı karalamalar(1) altın paralara aittir. Bu paralar hakkında da hiç bir şey bilmemekteyiz.
 Bavyera Eyalet Arşivi'nde sahte para basımının yönetimin bilgisi dahilinde yapıldığını gösterir bir belgeyede rastlanmamış. Bu konuyla ilgili olabilecek bütün belgeler 1806 yılında imha edilmiş. Konunun hassasiyeti J.Scheufel'in mektubunda açıkca belirtilmiş ve mektubun gizli tutulmasını istemiş.
 Münih baskılı sahte paralarla ilgili pek çok soru hala cevaplandırılmayı beklemektedir. Bugüne kadar bu paralardan hiç biri ele geçmemiştir. Umarız bir gün koleksiyonerlerin eline geçerde bizimde haberimiz olur.
[/quote]

tarihi altin paralari

TARİHİ ESKİ ALTIN PARALAR/MÜNİHTE BASILMIŞ OSMANLI PARALARI

Define,definecilik,define işaretleri,define arama yolları,gizli defineleri arama,cinler büyü tılsım,define arama çubukları, ,gizemli defineleri çıkartma,define nasıl aranır hepsi burada.


III.Mustafa, I.Abdülhamid ve III.Selim döneminde, Osmanlı altın ve gümüş paralarının sahteleri Münih darphanesinde de basılmıştır. Uluslararası ilişkiler açısından çok sorun yaratmaya müsait olmakla birlikte, benzer sahtelerin İtalya'da Modena ve Parma'da, Rusya'da St.Petersburg'ta ve Almanya'da Durlach'ta da basıldığıda bilinmektedir. Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yapılan düşük ayarlı veya değişik metal yapılan sahte paralardan farklı olarak yukarıda adı geçen darphanelerde basılan kopya paralar genelde orjinal Osmanlı paralarıyla aynı ağırlıkta ve eşdeğer kalitede metalden yapılmışlardı.
 Her durumda bu korsan baskılar, Osmanlı İmparatorluğu böyle bir izin vermediği için sahte para olarak kabul edilmelidir. Bu paralar hükümran bir ülkenin paranın metal değeri ile nominal değeri arasındaki farktan elde ettiği geliri çalmaktadır.
 Bu paraları bastıranlar, Avrupa pazarına gelen Güney Amerika gümüşlerini çok uygun fiyattan alarak fazladan kazanç sağlamışlardır. Alman belgelerine göre, asıllarına uygun kalitede metalden (altın veya gümüş) yapıldıkları için bu kopya paralarla yapılan ticari işlemler bir sorun çıkmadan devam edebilmiş.
 Bugüne kadar Münih'te Osmanlı parası basıldığına dair tek kanıt Münih Eyalet Para Koleksiyonu ve Karlsruhe Eyalet Arşivlerinde bulunan iki sayfadır. Bu sayfalar para kalıplarından kağıda aktarılmış karalamalardır (1) (levha 1-2).
 

 

 Bu resimlerde görülen kalıpların gerçekten baskıda kullanılıp kullanılmadığı bilinmemektedir. Çok daha fazla sayıda kalıp olduğu tahmin edilmektedir.
 Gebrueder Laugtmayer'in 29/6/1793 tarihinde Münih'te yapıtığı bir açıklamaya göre Türk Kuruşları, bir Hollanda Yahudileri birliği için bastırılmış, 6 ila 14 kadar kalıp mevcut olduğu tahmin edilmektedir. Bu kalıplardan hiç biri günümüze ulaşmamıştır.
 Bavyera Darphane şefi J. Scheufel v. Ahamstein tarafından arkadaşı Durlach (Karlsruhe) darphane şefine gönderilen 05/6/1793 (AH 1207) tarihli mektupta, 05/3/1778 (AH 1192) tarihi itibarı ile 490.000 adet Türk Kuruş'unun basıldığı belirtilmekte ancak toplam değerinin ne olduğundan bahsedilmemektedir.
 Darphane kayıtlarından, bu 490.000 adet paranın 40.000 adedinin darphaneye iade edilip eritildiğini kalan 450.000 adedinin ise piyasada kullanıldığı anlamaktayız. Türk kuruşlarının basıldığı kesin olmakla birlikte toplam değerinin ne olduğu spekülasyona açık bir konudur. Bu paralarda 1, 2a, 2b, 2c ve 3 numaraları kalıpların kullanıldığı sanılmaktadır.
 1 ve 2 numaralı kalıplar III.Mustafa'nın tahta çıkışı olan 1171 tarihini taşımaktalarsa da III.Mustafa'nın ölümünden sonra (AH 1192 - AD 1778) kullanılmışlardır. 1187'de tahta çıkan I.Abdülhamid eski padişahın paralarını toplattırmadığından bu mümkün olabilmiştir. Bu tarihten önce de aynı kalıplarla baskı yapılmış olabilir.
 Hem Gebrueder Laugtmayer'in 29/6/1793 (AH 1207) tarihli açıklamasından hemde J. Scheufel'in 05/6/1793 tarihli mektubun anladığımıza göre Levha-2'de bulunan 4 ve 5 numaralı karalamalar(1) 1793'ten çok önce 1778'de de kullanıldıkları anlaşılmaktadır.

 
 
 1793'de (AH 1207) mektubu yazan J. Scheufel, Münih'te ki hükümet belgelerine göre bu tarihte çoktan resmi görevinden ayrılmıştı. Kendiside mektubunda söz konusu para baskısı işinde görev alan kişilerin uzun süre önce öldüklerini belirtmektedir.
 İkinci bir baskı yapıldığına dair de elimizde hiç bir kanıt yoktur. Levha-2'de bulunan 6,7, ve 8 numaralı karalamalar(1) altın paralara aittir. Bu paralar hakkında da hiç bir şey bilmemekteyiz.
 Bavyera Eyalet Arşivi'nde sahte para basımının yönetimin bilgisi dahilinde yapıldığını gösterir bir belgeyede rastlanmamış. Bu konuyla ilgili olabilecek bütün belgeler 1806 yılında imha edilmiş. Konunun hassasiyeti J.Scheufel'in mektubunda açıkca belirtilmiş ve mektubun gizli tutulmasını istemiş.
 Münih baskılı sahte paralarla ilgili pek çok soru hala cevaplandırılmayı beklemektedir. Bugüne kadar bu paralardan hiç biri ele geçmemiştir. Umarız bir gün koleksiyonerlerin eline geçerde bizimde haberimiz olur.
[/quote]

ege defineleri

Define,definecilik,define işaretleri,define arama yolları,gizli defineleri arama,cinler büyü tılsım,define arama çubukları, ,gizemli defineleri çıkartma,define nasıl aranır hepsi burada.

Antik çağlarda Ege kıyılarında , birçok Yunan uygarlığı vardı.
Bunlardan biri de İzmir yakınlarında idi.
Adına Yaban Gülü Uygarlığı denirdi.
Bu uygarlık adını bir Ege efsanesinden almıştı…Rivayete göre Ege kıyılarında dünya çingenelerinin başı olan,bir büyük çeri yaşardı.
Bu çerinin aşiretinde adı dillere destan olan bir kız vardı.
Bütün çingene kızları gibi sıradan bir güzelliği olmasına rağmen,
çok güzel sesiyle öyle danslar ederdi ki, ünü bütün dünyaya yayılmıştı.
Yaşlı çeribaşı bu kızın cilve, işve ve danslarına kapıldığından her akşam Ege sahillerinde yaz eğlenceleri düzenlerdi.

Bu eğlencelerde tahta fıçılarla, at arabaları dolusu şaraplar gelir,dünya çerileri arasından seçilmiş,en iyi kemancılar, zurnacılar ve darbukacılar sahilde toplanırdı.
Çok geniş dev halkalar oluşturulur,
ortada çam odunlarından bir büyük ateş yakılırdı. Kuzular çevrilir, toprak testilerle şaraplar fıçılardan alınır, herkese dağıtılırdı.
Herkes bir büyük merak içinde çingene kızının çıkmasını, Ünlü büyülü danslarını yapmasını beklerdi.
Sonunda güzel çingene kızı, saçlarına taktığı yaban gülü,parmaklarında zilleri, uzun eteği ve, şuh edasıyla ortaya çıkardı.
Bir anda bütün sesler kesilir, saz ekipleri en oynak parçaları çalmaya başlar,
çingene kızı da kıvrak bedeniyle dans ederdi.
Hızla döndükçe etekleri bir gül gibi açılır,
güzel bacakları ay ışığında, Venüs heykelleri gibi parlardı..
İri kahve gözleri, can yakan endamı, şen şakrak neşeli sesi, zillerinin şıngırtısı bütün sahilde yankılanırken, toprak şarap testileri dolar, dolar boşalırdı.
[table][tr][td]
[/td][td]
[/td][/tr][/table]
Çingene kızının nereden geldiğini, kim olduğunu, hatta adını bile bilen yoktu.
Ancak, ipek saçlarına taktığı yaban gülü her zaman yerinde dururdu.
Onu ne yatarken, ne dansederken, ne de bir başka zamanda Gülsüz gören olmamıştı.
Bu nedenle çingene kızına herkes Yaban Gülüm dediğinden adı Yaban Gülüm olmuştu.
Bu da yetmemiş, çerinin adı da Yaban Gülüm Çerisi olarak ünlenmişti,.
Anadolunun içlerinde, Ege’nin karşı sahillerinde, hatta arap kıyılarında
Yaban Gülüm’ün methini duymayan kalmamıştı.
Uzak iklimlerden onu izlemeye gelenler çoğunluktaydı.
Yaşlı çeribaşı sonunda sevdalandığı bu kıvrak çingene kızıyla hiçbir şeye aldırmadan kırk gün, kırk gece sürecek bir düğünle evlenmeye karar verdi.
Düğünün her gecesi Ege sahillerinde şölen düzenlendi.
Düğünün son gecesiydi.
Eğlencede su gibi şarap aktı.
Aşirette Yaban Gülüm’e aşık olanlar, çeribaşını kıskanmaktaydılar.
Herkesin sarhoş olduğu bir anda, kir, pasak ve yama içindeki bir çingene genci,
çeribaşına saldırarak, onu bıçakladı ve öldürdü.
Akan kanlara dayanamayan Çingene kızı denize doğru yürümeye başladı,
herkesin gözü önünde…
Hayret!!!!
Çingene kızı suya batmıyor, su yüzeyinde yürüyüp gidiyordu.
Yürüdü, yürüdü, uzaklaştı, bir nokta gibi kaldı mavilerde
ve kaybolup gitti.
Efsaneye göre çingene kızı kendisini çok seven çeribaşının üzüntüsünden çirkinleşti o gece…
Sadece her dolunayda
eski güzelliği, eski endamı, eski yakıcılığıyla Ege sahillerine çıkar,
görünmez sazların eşliğinde çingene danslarını yapar,
sonra da geldiği denize yürür,
suların üzerinde, mavilerde kaybolur, gider.
Bu yüzdendir ki,
Ege sahillerinde yaban gülleri her dolunayda açar,
ormanlardan çigan müziği sesleri gelir.
Egenin sularında her günbatımındaysa,
bir çirkin çingene kızının hayali belirir,
ve bu hayal bulutlara vururdu…
[table][tr][td]
[/td][td]
[/td][/tr][/table]

stilize insan çizim teknikleri

Türklerin kullandığı sembol resimleri


türklerin kullandıgı semboller ve anlamları
ELİBELİNDE MOTİFİ:

.

Dişiliğin simgesidir. Sadece analık ve doğurganlığı değil, ayni zamanda uğur, bereket, kısmet, mutluluk ve neşeyi de sembolize eder.
İlk insanlar ana tanrıçalara tapıyorlardı. Erkeğin üremedeki biyolojik rolü anlaşılmadığı için, sadece dişilerin insan yavruladığını görüyorlardı. Hepsi bereket ve çoğalma sembolü olarak gördüğü anatanrıçayı, Afrodit, Hera, Kibele, Atena, Leto, İştar, Artemis, Hepa(Havva), İsis gibi çeşitli adlarla kendi dillerinde isimlendirmiştir
Bilimsel saptamalar, doğuran güçlü kadına tapınmanın ilk kez İ.Ö. 70008000 yıllarında. Mezopotamya’da başladığına işaret etmektedir.
Batı Anadolu’da Beycesultan, Çatalhöyük, Hacılar gibi yerleşimlerde Anadolu tarihinin Mezopotamya ile çağdaş olduğu, yapılan kazılarla ortaya çıkmıştır. Anadolu topraklarında, tarım kültürünü bilen ve yerleşik nitelikte uygar şehirlerin ortaya çıkış tarihi olarak İ.Ö. 5500 yılları belirlenmiştir. Bugünkü dokumalarda kullanılan, anatanrıça kültünün devamı niteliğindeki elibelinde motifi, anatanrıça ile ilgili inancın kültürel miras olarak günümüze geldiği gerçeğinin kanıtıdır.

KOÇBOYNUZU:



Bereket, kahramanlık,güç, erkeklik sembolü olan koç boynuzu motifi, Anadolu kültüründe anatanrıça’dan sonra, ya da onunla birlikte kullanılan bir motiftir. Boynuz sembolü insanlık tarihinde her zaman güç kuvvet timsali olan erkekle özdeşleştirilmiştir.
Boynuz formunun yer aldığı motiflere, dokumacı kadınlar tarafından, boynuzlu yanış,koçlu yanış, gözlü koç, koç başı gibi isimler verilmiştir. Koçboynuzu motifi koçun önden, yandan ve tepeden görünüşü spiral, hilal gibi şekillerle stilize edilerek dokumalara aktarılmıştır.
Güç ve kuvvet, erkeklik simgesi olan koçboynuzu motifi, erkek tanrı simgesi olarak, Sümer’de anatanrıça İnanna’nın eşi Dumuzi, Akad’da İştar’ın eşi Tammuz, Mısır’da İsis’in eşi Osiris, Hitit’te Hapt’in eşi Telepinu, Frig’de Kibele’nin eşi Attis, Helen’de Afrodit’in eşi Adonis olarak karşımıza çıkar.
Türk süsleme sanatındaki hayvan stilizelerinin en güzel örnekleri, koç, koyun veya dağ keçisi heykellerinden oluşan mezar taşlarında görülmektedir. Anadolu da koçboynuzu motifli halı ve kilimler günümüzde de yaygındır. Bu motif, dokumaların genellikle göbek ve bordür kısımlarında kullanılır.

BEREKET:

.

1.Grup: Dut, karpuz, kavun, nar,incir,üzüm,bitki ve yılan,ejder,koç, boğa, geyik, kelebek, balık gibi, hayvanlardan oluşan formda bereket motifleri sonsuz mutluluğu ifade eder.
2.Grup: Ağaç, çiçek, yaprak motiflerinden oluşur. LOTUS Tanrıçalara uğur ve bereket sağlayan çiçek. Hayat ağacı Bereket ve bolluk simgesi. Nar Bereket sembolü.
Persophene’nin insanların iyiliği için çaldığı Enthoman ateşinin kıvılcımlarını sembolize etmektedir. Ateşin yeryüzüne dönüşü doğuda, bereket demektir.
3.Grup: Cansız kayalar, sular, dağlar ve bazı doğa varlıklarından oluşur.
Dokumalar; evrenin yapısını ve hareketini simgeler. Ege Dionisos törenleri bunu sembolize eder. Dionisos: doğar, ölür ve yeniden doğar. Ölümdirim döngülü bereket sembolüdür.
Kurban Bayramlarındaki kurban da bu törenlerin devamıdır.

İNSAN:


Anadolu’da ölümdoğum döngülü törenlerin ruhun beden değiştirmesi gibi inançların Şaman kültürünün bir devamı olduğu bilinmektedir. Anadolu motiflerinde sık sık rastlanan insan figürü daha çok erkek ve kız çocuğu olarak betimlenmiştir.
Bu figürler dokuyan kişinin erkek çocuk beklentisini veya gurbetteki sevgiliyi anlatır. Bu motifler çalışmanın ve yaratıcı aklın sembolüdür. Objeleri bir süs gibi görebilen göçebelerin stilize etmeleridir. Doğal yetenekleri olan bu kişiler, duru kafa ve ruh yapıları ile yalın yaşamlardaki arınmışlıktan kaynaklanan bir yaratıcılığa sahiptirler.

SAÇBAĞI:



Evlilik isteği göstergesidir. Doğum ve çoğalmayı sembolize eder. Evlenmek isteyen genç kızlar zülüf keserler, tek örgü yaparlar. Yeni evli genç kadınlar saçlarını çift örerler. Uçlarına renkli ipliklerle süslerler.

KÜPE:


Cinselliği sembolize eder. Çatalhöyük’te bulunan örneklerde genç kızın evlilik isteğini belirtmek maksadıyla takıldığı tespit edilmiştir. Erkekler de küpe takmışlar. Ahiler (tüccarlar) sağ kulağa mesleklerinin zirvesinde olduklarını sembolize eden küpe takmışlar. Padişah ve Dervişler ve de Zenneler küpe takmışlar.

BUKAĞI:



Atların ön iki ayağına takılan otlaktan uzaklaşmalarını engelleyen zincirin adı. Ailenin devamını simgeler. Aşk ve birleşimi sembolize eder. Nişan yüzüklerinin kırmızı kurdelayla bağlanması da bu sembollerden biridir.

SUYOLU:



Su, yeniden doğuşun, bedensel ve ruhsal yenilenmenin, yaşamın sürekliliğinin, bereket, soyluluk, bilgelik, saflık ve erdemin sembolüdür. En etkin arinma semboludur. O hem yasamin hem de ölümün kaynağıdır. Anadolu'da su yasamin kendisidir. Anadolu kadinin butun gün iç içe yasadigi su dokumalara motif olmustur. Su yasami simgeler. Pismis topraktan yapılmış çanak çömleklerde zigzag veya meander diye adlandırılan su yolu motifleri uygulanmiştır.
Meander motifi ejder ile simgesel bir anlam bütünlüğü içindedir. Ismini Ege denizine dökülen Menderes (Meandrosmenader) Nehir'inden almistir.

PITRAK:


Pıtrak tarlalarda bulunan, dikenleriyle insanlara ve hayvanlara yapışan bir bitkidir. Pıtrağın üzerindeki dikenlerin kötü gözü uzaklaştırdığına inanan Anadolu insanı onu nazarlık motifi olarak kullanmıştır. "Pıtrak gibi" deyimi ağaçlardaki meyve bolluğunu ifade etmektedir, bu yüzden de un çuvallarında, tandır örtülerinde pişmiş toprak kapların üzerinde kullanılmıştır.

EL, PARMAK, TARAK:


Yaratıcı gücün sembolü olan "El" insanı hayvandan ayıran en onemli organdır. Neolitik ve Paleotik dönem mağara resimlerinde el ve parmak figurleri resmedilmistir.El şekillerinin, mağara duvarlarında dinsel bir yaklaşımla tekrarlandığı tespit edilmistir. Tunç devrinde büyük el ve ayak izleri resmedilmistir. Eller kuvvet, kudred ve hükmetme gücünü simgeler. Anadolu'da "el motifi" dokumalarda hem gerçekçi, bir üslupla hem de stilize edilerek beş çubuk ve beş nokta şeklinde yorumlanmıştır. Parmak ve ona benzeyen tarak motifleri, geometrik olarak üçlü, beşli, yedili sayılar kullanılarak dokunur. Bir govdeye bağlanan çeşitli çubuk formlarından olusur ve duruma göre el, parmak, veya tarak isimlerini alir.

MUSKA VE NAZARLIK:
.

Nazar, belli özeliklere sahip kimselerde bulunduğuna inanılan; özellikle savunmasız gözalıcı insanlara, evcil hayvanlara, eve, malamülke hatta cansız nesnelere zarar veren, bakışlardan fırlayan çarpıcı ve öldürücü bir kuvvet tanımlanabilir. Kıskançlık ve haset gibi psikolojik duyguların yarattığı vurucu kuvvetin, ruhun dışa açılan iki noktasından, yani gözlerden fışkırarak kurbanına isabet ettiği inancı vardır. Göze gözle karşı koymak, gözden çıkış yolu bulan bu vurucu kuvvetin zararından korunmanın tek çaresi olarak düşünülmüştür. Bu nedenle rengi ve biçimi gözü andıran her nesne, ya olduğu gibi ya da bazı ek öğelerle birlikte nazarı uzaklaştırıcı muska olarak kullanılmıştır.
Geometrik üçgen motifi, en basite indirgenmiş stilize edilmiş göz biçimidir. Anadolu dokumalarında göz motifleri üçgenin yanında kare, eşkenar dörtgen, dikdörtgen, haç, yıldız şekillerinin geometrik uygulamalarıdır.

izmit tarihi tünel

Define Haberleri


Dev tüneller



İzmit'te Roma Dönemi'nden kalma ve muhtemelen içinden atlı arabaların da geçebileceği büyüklükte tüneller ortaya çıkarıldı.
Üzerine binalar inşa edildiği anlaşılan ve bazı kişilerin de evlerinin altındaki bölümlerinden delik açıp define bulmak amacıyla içine girdiği tesbit edilen tüneller koruma altına alınırken, İzmit Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Müdürlüğü tünellerin uzunluğunu ve nerelere kadar ulmaştığını belirlemek amacıyla geniş çaplı araştırma başlatacak.

Tarihi kayıtlara göre yerleşim birimi olarak yaklaşık 3 bin yıllık geçmişi olan ve Roma İmparatorluğu'na da antik dönemdeki ismi Nicomedia olarak bir dönem başkentlik de yapan İzmit'te yapılan kazılarda tarih fışkırmaya devam ediyor. Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Müdürlüğü'nün İzmit'in Çukurbağ Mahallesi'nde geçen yıl başlattığı ve M.S. 3'üncü Yüzyıl'dan kalma, Roma İmparatorluğu'na başkentlik yaptığı dönemde yaptırılan büyük bir yapı ortaya çıkarıldı.

Kazanılan zaferlerin kutlandığı alanda olduğu anlaşılan yıkılmış yapıya ait dev sütunlar ve panolar gün ışığına çıkarıldı. Eserler, Kültür Müdürü Adnan Zamburkan ve Müze Müdürü İlksen Özbay gözetiminde bugünden itibaren Müze Müdürlüğü bahçesine götürülmeye başlandı. Müze Müdürü Özbay, bugünkü İzmit'in bir dönem Roma İmparatorluğu'na da başkentlik yaptığını hatırlatırken, buradan çıkan eserlerin çok değerli olduğunu, panolarda ayrıca Athena'nın da ilk kez savaşçı kadın kıyafetiyle renkli kabartmalarının bulunduğunu söyledi. İlksen Özbay, bu bölgenin bir ören yeri haline getirileceğini, ancak eserlerin tamamının ortaya çıkarılabilmesi için birkaç evin daha istimlak edilmesi gerektiğini anlattı.

HEYECANLANDIRAN TÜNELLER

Bu arada Müze Müdürü İlksen Özbay, kazı alanının yakın çevresinde bazı evlerin altında çok geniş tüneller olduğunu ve bazı kişilerin buralarda mantar yetiştirdiğini belirledi. Kültür Müdürü Adnan Zamburkan ve İlksen Özbay basın mensuplarıyla birlikte, Gülümser Sokak'taki 4 katlı Aren Apartmanı sahibini güçlükle ikna ettikten sonra apartmanın bodrumundan geçilen tünellere girdi. 6 metre genişliğinde, orijinalinin yüksekliği ise 3 metreyi bulduğu anlaşılan tünellerin bazı evlerin altından geçtiği görüldü. Tünellerin zemininde ise deniz kumu ve midye kabuklarının alması, bu bölgede yaşanan ve sadece esfanelerde anlatılan büyük deprem ve tsunamilerden kaynaklandığı izlenimi doğurdu.

Müze Müdürü İlksen Özbay, bina sahiplerinin daha önceden içeriye girilmesine izin vermediğini, kendisinin de ilk kez buraya girdiğini belirterek, "Muhteşem bir yapı. Bunların içinden atlı arabaların geçtiği efsanelerde anlatılıyor. Ancak nerelere kadar uzandığını bilmiyoruz. Çok geniş çaplı inceleme gerekiyor. Bazı noktalarda üzerinde bina inşa edilirken delikler açılmış ve muhtemelen içine girildikten sonra tekrar beton atılarak kapatılmış" dedi



Kazdıkça define çıkıyor
Önce altın sonra da küp dolusu ziynet eşyası çıktı.






Mardin'in Kızıltepe İlçesine Bağlı Sürekli Köyünde kanalizasyon çalışmaları devam ediyor. Eski bir Süryani Köyü olan Sürekli Köyü'nde Mardin Müze Müdürü Nihat Erdoğan başkanlığında 4 arkeolog ve 12 işçi ile dört günden beri sürdürülen kazılarda ikinci küpe ulaşıldı. Gece geç saatlerine kadar sürdürülen kazı çalışmaları kapsamında bulunan 25 santimetre uzunluğundaki ve 10 santimetre genişliğindeki küpün içinden aslan başlıklı 2 adet altın bilezik, 1 adet altın yüzük, 10 adet bronz muska ve çok sayıda gümüş ile bronz takı ile gümüş sikkelerin çıkarıldığı öğrenildi.

Müze Müdürü Erdoğan, Sürekli Köyünde daha öncede yapılan kazılar kapsamında 73 adet altın sikke, 1 çift altın küpe, 2 adet altın bilezik, 29 adet kolyeye ait altın parçası, 4 bronz yüzük, 2 bronz kolye ucu, 2 bronz boncuk, 2 bronz muskalık, 42 bronz sikke, 1 bronz kolye parçası üzerinde 4 adet sikke, 20 adet bronz kolye boncuğu, 3 adet pişmiş topraktan kap parçası bulunduğunu belirtti.

Kazı ve arama çalışmalarının bugün de devam edeceğini ifade eden Erdoğan, "Bulunan altınların 10 ile 13. yüzyıl ve Eyyubiler ile İlhanlılara ait olduğunu tespit ettik. İlk kazı zamanında tespit edilen toprak kâse içerisinde bulunan altınların üzerinde İlhanlı hükümdarı Ebu Sait Bahadırhan'ın ismi yazılı. Dün gece çıkardığımız küpün içindeki malzemeleri tespit çalışmalarımız ise devam ediyor."dedi.

"ALTINLAR MÜZEYE TESLİM EDİLECEK"

Müze Müdürü Erdoğan, köylülerin kanalizasyon kazısı sırasında toprak yüzüne çıkarması ile birlikte bir kısım altını almış olabileceği ihtimali üzerinde durduklarını belirterek bu konu üzerinde jandarmanın gerekli araştırmayı sürdürdüğünü dikkat çekti. Meraklı köylülerle bir süre sohbet eden Müze Müdürü Erdoğan "Köylüler buldukları altınları müze müdürlüğüne teslim etmeleri durumunda kendilerine altın değerinin dört katı bedeli miktarında bir bedel ödenecektir. Altınları evlerinde bulundurmaları ve teslim etmemeleri kanuna aykırıdır" dedi.

Bu arada kazıda ele geçirilen altın ve gümüş takıların içinde saklandığı çantayı taşıması için çalışan bayan işçinin çantayı sürekli yanında taşıması ise dikkat çekti.

Öte yandan çıkan bulgular üzerine Kaymakamlık kanalizasyon kazı müze müdürlüğünün kazıyı genişletmek için kaymakamlıktan kazı kazı çalışmasına üç günlük süreyle ara verilmesi talebinde bulunulmuştu. Kazının her karışında yeni yeni bulguların bulunması üzerine üç günlük sürenin tamamlanmasına karşın kazı alanında tarihi yeni bulguların bulunma olasılığına karşı müze ekiplerinin çalışma süresi de uzatıldı. Önceden 3 gün olarak ön görülen sürenin bir haftayı da aşabileceği öngörülüyor.

Jandarma ve uzman ekipler gözetiminde sürdürülen çalışmalar devam ederken, ilk bulguların köylüler tarafından alıkoyulduğu, bu konuda jandarmaya gelen ihbarlar konusunda çalışmalar yürütülüyor. Jandarma ekipleriyle Müze müdürlüğü ferdi diyaloglarla bulunan ziynet eşyalarının alıkoyulmasının kanunen suç olduğunu köylülere anlatarak ikna yolunu deniyor.

--------------------------------------------------------------------------------

Definecilerden çalınan ve 100 bin dolara satılmak istenen Afrodit heykellerini satmaya çalışan sabıkalı, Ataşehir'deki operasyonla yakalandı.
2050 yıllık geçmişi olduğu tahmin edilen eserlerin Helenistik döneme ait olduğu belirtildi. Polislerle sıkı pazarlık yapan şüphelinin sorgusunda çoban olduğunu söylemesi dikkat çekti.

Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlileri daha önceki tarihi eser operasyonlarında emniyette kaydı bulunan B.Ö isimli bir kişiyi takibe aldı. Şüphelinin yine tarihi eserleri İstanbul'a getirerek piyasa araştırması yaptığı ve elindeki 3 eseri satmaya çalıştığı tespit edildi. Bunun üzerine şüpheli ile irtibata geçilerek bir iş adamının tarihi eserlere talip olduğu iletildi. B.Ö'nün elinde 3 adet Afrodit heykeli olduğu tespit edildi. Telefonla polisin irtibat sağladığı B.Ö. alıcı kılığındaki polislerle Ataşehir'de buluştu. Elindeki eserler için 100 bin dolar isteyen şüpheli polis tarafından gözaltına alındı.

Emniyette sorgulanan B.Ö'nün heykelleri piyasa araştırması yaptıktan sonra satmaya çalıştığını söyledi. Define arayan bir kişiden eserleri çaldığını söyleyen B.Ö'nün Afrodit heykellerini evinde sakladığı da belirlendi. B.Ö, emniyetteki işlemlerinin ardından Ümraniye Adliyesi'ne sevk edildi.

Polisin ele geçirdiği Afrodit heykellerinin laboratuar ortamında incelendiği ve M.Ö 30 ile 300 yılları arasındaki Helenistik Dönem'e ait oldukları belirlendi. Killi topraktan yapılan heykelciklerin 20-25 santim boyunda olduğu belirlendi. Afrodit, güzellik ve aşkın tanrıçası olarak kabul ediliyor.


--------------------------------------------------------------------------------

Ayaklı define vurgunu


'Tarlanızda, altın var' sözüne inanan baba ile oğlu, kazı izni için 93 bin TL verdi. 30 bin lira daha istenen baba-oğul savcıya koştu

Kimileri define için kazma-kürek sallıyor, kimilerininse define ayağına geliyor... Van'ın Çaldıran ilçesinde Hakim Babat ile oğlu Mehmet, dolandırıldıkları gerekçesiyle savcılığa başvurdu. Baba-oğul Babatlar, savcıya verdikleri bilgide 3 kişinin kendilerini 'altın arayan devlet görevlisi' olarak tanıttığını ve cihazlarla tarlalarında arama yaptıktan sonra, "Tarlanızda Türkiye'yi satın alacak altın var, sakın kimseye söylemeyin" dediklerini belirtti.

BİRAZ DAHA PARA GÖNDERİN
Hakim ve Mehmet Babat, daha sonra üç kişinin kendilerinden kazı izni için 40 bin euro istediklerini belirtti. Bunun üzerine hayvanlarını satarak İzmir'e PTT ile 93 bin TL havale gönderdiklerini söyleyen baba-oğul 30 bin TL daha istenince dolandırıldıklarını anladıklarını ifade etti. Babatlar, polisle işbirliği yaparak İzmir'e para havale etti. Parayı almaya giden 3 kişi yakalandı.

--------------------------------------------------------------------------------


Dedektöre 2 milyon takıldı

İngiltere'de meteliğe kurşun atan işsiz adam, arkadaşının arazisinde 7'nci yüzyıldan kalma bir Anglosakson hazinesi keşfetti. Şanslı İngiliz incelemesi 1 yıl sürecek hazineden resmi kesintilerden sonra pay alacak


İngiltere'de akıllara zarar bir define olayı yaşandı. 18 yıldır hobi olarak define arayan işsiz Terry Herbert (55), şansını, Staffordshire bölgesinde yaşayan bir arkadaşının arazisinde denemeye karar verdi. Metal dedektörüyle işe koyulan Herbert, aletten çıkan sesler üzerine kazmayı eline alınca müthiş bir Anglosakson hazinesine ulaştı.

Çoğu altın 1500 parça
British Museum yetkilileri, 1500 parçadan oluşan hazinenin 7'nci yüzyıldan kalma olduğunu tespit etti. Uzmanlar, 1 milyon euro (2 milyon TL) değerindeki hazineyi incelemenin bir yıl süreceğini söyledi. Beş parasızken zengin olan Herbert ise, devlet payı ayrıldıktan sonra hazineden payına düşeni alacak.

Tutankamon'un mezarı kadar önemli bir keşif
KeŞfİ 'piyangoda kazanmaktan daha zevkli' bulan Terry Herbert'ın gün ışığına çıkardığı hazinenin, arkeolojik bakımdan Tutankamon'un mezarı kadar önemli bir keşif olduğu belirtildi.

--------------------------------------------------------------------------------

Define yerine altın gibi yarasa gübresi

Konya'nın Karatay İlçesi'nde bin ton altın rüyası ile 6 ay önce define kazısı yapan Abdullah Özcan ve kendisini destekleyen 2 girişimci, hayal ettikleri altınlara ulaşamasalar da buldukları yarasa gübresi ile 'köşeyi dönecekler'.



Defineciler, kilosu 4 dolardan pazarlanabilen gübre ile şimdiden milyon dolarlarla ifade edilen bir kaynağa ulaştılar. Küp biçimini andıran 75 metre yüksekliğindeki ve 115 metre genişliğindeki mağaranın yüzlerce kamyonluk altın değerinde yarasa gübresiyle dolu olduğu tespit edildi.


İÇİNDE BİRÇOK MİNERAL VAR
Bilimadamları da yarasa gübresinin çok değerli ve nadir rastlanılan bir gübre olduğunu doğrularken, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Sait Gezgin, "Yarasa gübresinde zengin azot, nitrat, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve demir bulunur" dedi. Besin değeri açısından çok zengin olan yarasa gübresinin içeriği çok yüksek ve çok değerli bir gübre olduğunu da ifade eden Prof. Gezgin, "Yarasa gübresi diğer gübrelere göre çok küçük miktarlarda daha fazla verim alınabilecek özelliğe sahip. Bir açıdan konsantre olarak da tanımlayabileceğimiz bu gübre, zengin içeriği sayesinde pazarlama sorunu ile de karşılaşmaz" dedi.
--------------------------------------------------------------------------------


GİRESUN - ‘Kırım Kralığı’na ait dedikleri yeraltı kenti ve hazinesini bulmak için 50 gündür Giresun’un Bulancak ilçesinde, 2 bin metre rakımlı yayladakazı yapan defineciler, 34 metreye indi.
Valilik izniyle yürütülen kazıda gözetleme kulesinden kente doğru indiklerini düşünen Turan Gögerçin, artık odalardan birinin kapısına ulaşmayı umuyor.
Bahri Karakaya da umutlu: “Bulunduğumuz kuyuda Horasan denilen maddeyi kırarak ilerliyoruz. Çok sert bir madde ve günde en fazla 60 santim ilerliyoruz. Buradaki bulgular, etrafta bulunan mezar kalıntıları bize defineye ulaşacağımızı gösteriyor.”
Giresun Valisi Mustafa Taşkesen ise temkinli konuştu: “Kazı ekibinin iki aylık izni var. Bu süre dolunca kazı da duracak. Ancak yeni bulgulara rastlanılırsa kazı sürecek. Şayet önemli buluntuya rastlanırsa kazı genişleyecek. Belki ören yeri haline gelecek. Heyecanlıyız. Bekliyoruz.” Vali Taşkesen’in beklediği ‘sürpriz’ bu bölgede milattan önce 2 binli yıllarda yaşadığı iddia edilen atlı göçebe kavim Kimmerlere ait kalıntılara ulaşılması...
Yaklaşık iki aydır ailesinden uzakta define peşinde koşan Cemil Erol da duygularını bir türküyle anlattı: “Gurbet eli mesken tuttum, acı dolu yıllar yuttum, evi ocağı unuttum, yardan ayrı koydun para. Yıkayan yok çamaşırı, arı gibi çalışırım, her zorluğa alışırım, yardan ayrı koydun define!”

izmit tarihi tünel

Define Haberleri


Dev tüneller



İzmit'te Roma Dönemi'nden kalma ve muhtemelen içinden atlı arabaların da geçebileceği büyüklükte tüneller ortaya çıkarıldı.
Üzerine binalar inşa edildiği anlaşılan ve bazı kişilerin de evlerinin altındaki bölümlerinden delik açıp define bulmak amacıyla içine girdiği tesbit edilen tüneller koruma altına alınırken, İzmit Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Müdürlüğü tünellerin uzunluğunu ve nerelere kadar ulmaştığını belirlemek amacıyla geniş çaplı araştırma başlatacak.

Tarihi kayıtlara göre yerleşim birimi olarak yaklaşık 3 bin yıllık geçmişi olan ve Roma İmparatorluğu'na da antik dönemdeki ismi Nicomedia olarak bir dönem başkentlik de yapan İzmit'te yapılan kazılarda tarih fışkırmaya devam ediyor. Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Müdürlüğü'nün İzmit'in Çukurbağ Mahallesi'nde geçen yıl başlattığı ve M.S. 3'üncü Yüzyıl'dan kalma, Roma İmparatorluğu'na başkentlik yaptığı dönemde yaptırılan büyük bir yapı ortaya çıkarıldı.

Kazanılan zaferlerin kutlandığı alanda olduğu anlaşılan yıkılmış yapıya ait dev sütunlar ve panolar gün ışığına çıkarıldı. Eserler, Kültür Müdürü Adnan Zamburkan ve Müze Müdürü İlksen Özbay gözetiminde bugünden itibaren Müze Müdürlüğü bahçesine götürülmeye başlandı. Müze Müdürü Özbay, bugünkü İzmit'in bir dönem Roma İmparatorluğu'na da başkentlik yaptığını hatırlatırken, buradan çıkan eserlerin çok değerli olduğunu, panolarda ayrıca Athena'nın da ilk kez savaşçı kadın kıyafetiyle renkli kabartmalarının bulunduğunu söyledi. İlksen Özbay, bu bölgenin bir ören yeri haline getirileceğini, ancak eserlerin tamamının ortaya çıkarılabilmesi için birkaç evin daha istimlak edilmesi gerektiğini anlattı.

HEYECANLANDIRAN TÜNELLER

Bu arada Müze Müdürü İlksen Özbay, kazı alanının yakın çevresinde bazı evlerin altında çok geniş tüneller olduğunu ve bazı kişilerin buralarda mantar yetiştirdiğini belirledi. Kültür Müdürü Adnan Zamburkan ve İlksen Özbay basın mensuplarıyla birlikte, Gülümser Sokak'taki 4 katlı Aren Apartmanı sahibini güçlükle ikna ettikten sonra apartmanın bodrumundan geçilen tünellere girdi. 6 metre genişliğinde, orijinalinin yüksekliği ise 3 metreyi bulduğu anlaşılan tünellerin bazı evlerin altından geçtiği görüldü. Tünellerin zemininde ise deniz kumu ve midye kabuklarının alması, bu bölgede yaşanan ve sadece esfanelerde anlatılan büyük deprem ve tsunamilerden kaynaklandığı izlenimi doğurdu.

Müze Müdürü İlksen Özbay, bina sahiplerinin daha önceden içeriye girilmesine izin vermediğini, kendisinin de ilk kez buraya girdiğini belirterek, "Muhteşem bir yapı. Bunların içinden atlı arabaların geçtiği efsanelerde anlatılıyor. Ancak nerelere kadar uzandığını bilmiyoruz. Çok geniş çaplı inceleme gerekiyor. Bazı noktalarda üzerinde bina inşa edilirken delikler açılmış ve muhtemelen içine girildikten sonra tekrar beton atılarak kapatılmış" dedi



Kazdıkça define çıkıyor
Önce altın sonra da küp dolusu ziynet eşyası çıktı.






Mardin'in Kızıltepe İlçesine Bağlı Sürekli Köyünde kanalizasyon çalışmaları devam ediyor. Eski bir Süryani Köyü olan Sürekli Köyü'nde Mardin Müze Müdürü Nihat Erdoğan başkanlığında 4 arkeolog ve 12 işçi ile dört günden beri sürdürülen kazılarda ikinci küpe ulaşıldı. Gece geç saatlerine kadar sürdürülen kazı çalışmaları kapsamında bulunan 25 santimetre uzunluğundaki ve 10 santimetre genişliğindeki küpün içinden aslan başlıklı 2 adet altın bilezik, 1 adet altın yüzük, 10 adet bronz muska ve çok sayıda gümüş ile bronz takı ile gümüş sikkelerin çıkarıldığı öğrenildi.

Müze Müdürü Erdoğan, Sürekli Köyünde daha öncede yapılan kazılar kapsamında 73 adet altın sikke, 1 çift altın küpe, 2 adet altın bilezik, 29 adet kolyeye ait altın parçası, 4 bronz yüzük, 2 bronz kolye ucu, 2 bronz boncuk, 2 bronz muskalık, 42 bronz sikke, 1 bronz kolye parçası üzerinde 4 adet sikke, 20 adet bronz kolye boncuğu, 3 adet pişmiş topraktan kap parçası bulunduğunu belirtti.

Kazı ve arama çalışmalarının bugün de devam edeceğini ifade eden Erdoğan, "Bulunan altınların 10 ile 13. yüzyıl ve Eyyubiler ile İlhanlılara ait olduğunu tespit ettik. İlk kazı zamanında tespit edilen toprak kâse içerisinde bulunan altınların üzerinde İlhanlı hükümdarı Ebu Sait Bahadırhan'ın ismi yazılı. Dün gece çıkardığımız küpün içindeki malzemeleri tespit çalışmalarımız ise devam ediyor."dedi.

"ALTINLAR MÜZEYE TESLİM EDİLECEK"

Müze Müdürü Erdoğan, köylülerin kanalizasyon kazısı sırasında toprak yüzüne çıkarması ile birlikte bir kısım altını almış olabileceği ihtimali üzerinde durduklarını belirterek bu konu üzerinde jandarmanın gerekli araştırmayı sürdürdüğünü dikkat çekti. Meraklı köylülerle bir süre sohbet eden Müze Müdürü Erdoğan "Köylüler buldukları altınları müze müdürlüğüne teslim etmeleri durumunda kendilerine altın değerinin dört katı bedeli miktarında bir bedel ödenecektir. Altınları evlerinde bulundurmaları ve teslim etmemeleri kanuna aykırıdır" dedi.

Bu arada kazıda ele geçirilen altın ve gümüş takıların içinde saklandığı çantayı taşıması için çalışan bayan işçinin çantayı sürekli yanında taşıması ise dikkat çekti.

Öte yandan çıkan bulgular üzerine Kaymakamlık kanalizasyon kazı müze müdürlüğünün kazıyı genişletmek için kaymakamlıktan kazı kazı çalışmasına üç günlük süreyle ara verilmesi talebinde bulunulmuştu. Kazının her karışında yeni yeni bulguların bulunması üzerine üç günlük sürenin tamamlanmasına karşın kazı alanında tarihi yeni bulguların bulunma olasılığına karşı müze ekiplerinin çalışma süresi de uzatıldı. Önceden 3 gün olarak ön görülen sürenin bir haftayı da aşabileceği öngörülüyor.

Jandarma ve uzman ekipler gözetiminde sürdürülen çalışmalar devam ederken, ilk bulguların köylüler tarafından alıkoyulduğu, bu konuda jandarmaya gelen ihbarlar konusunda çalışmalar yürütülüyor. Jandarma ekipleriyle Müze müdürlüğü ferdi diyaloglarla bulunan ziynet eşyalarının alıkoyulmasının kanunen suç olduğunu köylülere anlatarak ikna yolunu deniyor.

--------------------------------------------------------------------------------

Definecilerden çalınan ve 100 bin dolara satılmak istenen Afrodit heykellerini satmaya çalışan sabıkalı, Ataşehir'deki operasyonla yakalandı.
2050 yıllık geçmişi olduğu tahmin edilen eserlerin Helenistik döneme ait olduğu belirtildi. Polislerle sıkı pazarlık yapan şüphelinin sorgusunda çoban olduğunu söylemesi dikkat çekti.

Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlileri daha önceki tarihi eser operasyonlarında emniyette kaydı bulunan B.Ö isimli bir kişiyi takibe aldı. Şüphelinin yine tarihi eserleri İstanbul'a getirerek piyasa araştırması yaptığı ve elindeki 3 eseri satmaya çalıştığı tespit edildi. Bunun üzerine şüpheli ile irtibata geçilerek bir iş adamının tarihi eserlere talip olduğu iletildi. B.Ö'nün elinde 3 adet Afrodit heykeli olduğu tespit edildi. Telefonla polisin irtibat sağladığı B.Ö. alıcı kılığındaki polislerle Ataşehir'de buluştu. Elindeki eserler için 100 bin dolar isteyen şüpheli polis tarafından gözaltına alındı.

Emniyette sorgulanan B.Ö'nün heykelleri piyasa araştırması yaptıktan sonra satmaya çalıştığını söyledi. Define arayan bir kişiden eserleri çaldığını söyleyen B.Ö'nün Afrodit heykellerini evinde sakladığı da belirlendi. B.Ö, emniyetteki işlemlerinin ardından Ümraniye Adliyesi'ne sevk edildi.

Polisin ele geçirdiği Afrodit heykellerinin laboratuar ortamında incelendiği ve M.Ö 30 ile 300 yılları arasındaki Helenistik Dönem'e ait oldukları belirlendi. Killi topraktan yapılan heykelciklerin 20-25 santim boyunda olduğu belirlendi. Afrodit, güzellik ve aşkın tanrıçası olarak kabul ediliyor.


--------------------------------------------------------------------------------

Ayaklı define vurgunu


'Tarlanızda, altın var' sözüne inanan baba ile oğlu, kazı izni için 93 bin TL verdi. 30 bin lira daha istenen baba-oğul savcıya koştu

Kimileri define için kazma-kürek sallıyor, kimilerininse define ayağına geliyor... Van'ın Çaldıran ilçesinde Hakim Babat ile oğlu Mehmet, dolandırıldıkları gerekçesiyle savcılığa başvurdu. Baba-oğul Babatlar, savcıya verdikleri bilgide 3 kişinin kendilerini 'altın arayan devlet görevlisi' olarak tanıttığını ve cihazlarla tarlalarında arama yaptıktan sonra, "Tarlanızda Türkiye'yi satın alacak altın var, sakın kimseye söylemeyin" dediklerini belirtti.

BİRAZ DAHA PARA GÖNDERİN
Hakim ve Mehmet Babat, daha sonra üç kişinin kendilerinden kazı izni için 40 bin euro istediklerini belirtti. Bunun üzerine hayvanlarını satarak İzmir'e PTT ile 93 bin TL havale gönderdiklerini söyleyen baba-oğul 30 bin TL daha istenince dolandırıldıklarını anladıklarını ifade etti. Babatlar, polisle işbirliği yaparak İzmir'e para havale etti. Parayı almaya giden 3 kişi yakalandı.

--------------------------------------------------------------------------------


Dedektöre 2 milyon takıldı

İngiltere'de meteliğe kurşun atan işsiz adam, arkadaşının arazisinde 7'nci yüzyıldan kalma bir Anglosakson hazinesi keşfetti. Şanslı İngiliz incelemesi 1 yıl sürecek hazineden resmi kesintilerden sonra pay alacak


İngiltere'de akıllara zarar bir define olayı yaşandı. 18 yıldır hobi olarak define arayan işsiz Terry Herbert (55), şansını, Staffordshire bölgesinde yaşayan bir arkadaşının arazisinde denemeye karar verdi. Metal dedektörüyle işe koyulan Herbert, aletten çıkan sesler üzerine kazmayı eline alınca müthiş bir Anglosakson hazinesine ulaştı.

Çoğu altın 1500 parça
British Museum yetkilileri, 1500 parçadan oluşan hazinenin 7'nci yüzyıldan kalma olduğunu tespit etti. Uzmanlar, 1 milyon euro (2 milyon TL) değerindeki hazineyi incelemenin bir yıl süreceğini söyledi. Beş parasızken zengin olan Herbert ise, devlet payı ayrıldıktan sonra hazineden payına düşeni alacak.

Tutankamon'un mezarı kadar önemli bir keşif
KeŞfİ 'piyangoda kazanmaktan daha zevkli' bulan Terry Herbert'ın gün ışığına çıkardığı hazinenin, arkeolojik bakımdan Tutankamon'un mezarı kadar önemli bir keşif olduğu belirtildi.

--------------------------------------------------------------------------------

Define yerine altın gibi yarasa gübresi

Konya'nın Karatay İlçesi'nde bin ton altın rüyası ile 6 ay önce define kazısı yapan Abdullah Özcan ve kendisini destekleyen 2 girişimci, hayal ettikleri altınlara ulaşamasalar da buldukları yarasa gübresi ile 'köşeyi dönecekler'.



Defineciler, kilosu 4 dolardan pazarlanabilen gübre ile şimdiden milyon dolarlarla ifade edilen bir kaynağa ulaştılar. Küp biçimini andıran 75 metre yüksekliğindeki ve 115 metre genişliğindeki mağaranın yüzlerce kamyonluk altın değerinde yarasa gübresiyle dolu olduğu tespit edildi.


İÇİNDE BİRÇOK MİNERAL VAR
Bilimadamları da yarasa gübresinin çok değerli ve nadir rastlanılan bir gübre olduğunu doğrularken, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Sait Gezgin, "Yarasa gübresinde zengin azot, nitrat, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve demir bulunur" dedi. Besin değeri açısından çok zengin olan yarasa gübresinin içeriği çok yüksek ve çok değerli bir gübre olduğunu da ifade eden Prof. Gezgin, "Yarasa gübresi diğer gübrelere göre çok küçük miktarlarda daha fazla verim alınabilecek özelliğe sahip. Bir açıdan konsantre olarak da tanımlayabileceğimiz bu gübre, zengin içeriği sayesinde pazarlama sorunu ile de karşılaşmaz" dedi.
--------------------------------------------------------------------------------


GİRESUN - ‘Kırım Kralığı’na ait dedikleri yeraltı kenti ve hazinesini bulmak için 50 gündür Giresun’un Bulancak ilçesinde, 2 bin metre rakımlı yayladakazı yapan defineciler, 34 metreye indi.
Valilik izniyle yürütülen kazıda gözetleme kulesinden kente doğru indiklerini düşünen Turan Gögerçin, artık odalardan birinin kapısına ulaşmayı umuyor.
Bahri Karakaya da umutlu: “Bulunduğumuz kuyuda Horasan denilen maddeyi kırarak ilerliyoruz. Çok sert bir madde ve günde en fazla 60 santim ilerliyoruz. Buradaki bulgular, etrafta bulunan mezar kalıntıları bize defineye ulaşacağımızı gösteriyor.”
Giresun Valisi Mustafa Taşkesen ise temkinli konuştu: “Kazı ekibinin iki aylık izni var. Bu süre dolunca kazı da duracak. Ancak yeni bulgulara rastlanılırsa kazı sürecek. Şayet önemli buluntuya rastlanırsa kazı genişleyecek. Belki ören yeri haline gelecek. Heyecanlıyız. Bekliyoruz.” Vali Taşkesen’in beklediği ‘sürpriz’ bu bölgede milattan önce 2 binli yıllarda yaşadığı iddia edilen atlı göçebe kavim Kimmerlere ait kalıntılara ulaşılması...
Yaklaşık iki aydır ailesinden uzakta define peşinde koşan Cemil Erol da duygularını bir türküyle anlattı: “Gurbet eli mesken tuttum, acı dolu yıllar yuttum, evi ocağı unuttum, yardan ayrı koydun para. Yıkayan yok çamaşırı, arı gibi çalışırım, her zorluğa alışırım, yardan ayrı koydun define!”

izmit tarihi tünel

Define Haberleri


Dev tüneller



İzmit'te Roma Dönemi'nden kalma ve muhtemelen içinden atlı arabaların da geçebileceği büyüklükte tüneller ortaya çıkarıldı.
Üzerine binalar inşa edildiği anlaşılan ve bazı kişilerin de evlerinin altındaki bölümlerinden delik açıp define bulmak amacıyla içine girdiği tesbit edilen tüneller koruma altına alınırken, İzmit Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Müdürlüğü tünellerin uzunluğunu ve nerelere kadar ulmaştığını belirlemek amacıyla geniş çaplı araştırma başlatacak.

Tarihi kayıtlara göre yerleşim birimi olarak yaklaşık 3 bin yıllık geçmişi olan ve Roma İmparatorluğu'na da antik dönemdeki ismi Nicomedia olarak bir dönem başkentlik de yapan İzmit'te yapılan kazılarda tarih fışkırmaya devam ediyor. Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Müdürlüğü'nün İzmit'in Çukurbağ Mahallesi'nde geçen yıl başlattığı ve M.S. 3'üncü Yüzyıl'dan kalma, Roma İmparatorluğu'na başkentlik yaptığı dönemde yaptırılan büyük bir yapı ortaya çıkarıldı.

Kazanılan zaferlerin kutlandığı alanda olduğu anlaşılan yıkılmış yapıya ait dev sütunlar ve panolar gün ışığına çıkarıldı. Eserler, Kültür Müdürü Adnan Zamburkan ve Müze Müdürü İlksen Özbay gözetiminde bugünden itibaren Müze Müdürlüğü bahçesine götürülmeye başlandı. Müze Müdürü Özbay, bugünkü İzmit'in bir dönem Roma İmparatorluğu'na da başkentlik yaptığını hatırlatırken, buradan çıkan eserlerin çok değerli olduğunu, panolarda ayrıca Athena'nın da ilk kez savaşçı kadın kıyafetiyle renkli kabartmalarının bulunduğunu söyledi. İlksen Özbay, bu bölgenin bir ören yeri haline getirileceğini, ancak eserlerin tamamının ortaya çıkarılabilmesi için birkaç evin daha istimlak edilmesi gerektiğini anlattı.

HEYECANLANDIRAN TÜNELLER

Bu arada Müze Müdürü İlksen Özbay, kazı alanının yakın çevresinde bazı evlerin altında çok geniş tüneller olduğunu ve bazı kişilerin buralarda mantar yetiştirdiğini belirledi. Kültür Müdürü Adnan Zamburkan ve İlksen Özbay basın mensuplarıyla birlikte, Gülümser Sokak'taki 4 katlı Aren Apartmanı sahibini güçlükle ikna ettikten sonra apartmanın bodrumundan geçilen tünellere girdi. 6 metre genişliğinde, orijinalinin yüksekliği ise 3 metreyi bulduğu anlaşılan tünellerin bazı evlerin altından geçtiği görüldü. Tünellerin zemininde ise deniz kumu ve midye kabuklarının alması, bu bölgede yaşanan ve sadece esfanelerde anlatılan büyük deprem ve tsunamilerden kaynaklandığı izlenimi doğurdu.

Müze Müdürü İlksen Özbay, bina sahiplerinin daha önceden içeriye girilmesine izin vermediğini, kendisinin de ilk kez buraya girdiğini belirterek, "Muhteşem bir yapı. Bunların içinden atlı arabaların geçtiği efsanelerde anlatılıyor. Ancak nerelere kadar uzandığını bilmiyoruz. Çok geniş çaplı inceleme gerekiyor. Bazı noktalarda üzerinde bina inşa edilirken delikler açılmış ve muhtemelen içine girildikten sonra tekrar beton atılarak kapatılmış" dedi



Kazdıkça define çıkıyor
Önce altın sonra da küp dolusu ziynet eşyası çıktı.






Mardin'in Kızıltepe İlçesine Bağlı Sürekli Köyünde kanalizasyon çalışmaları devam ediyor. Eski bir Süryani Köyü olan Sürekli Köyü'nde Mardin Müze Müdürü Nihat Erdoğan başkanlığında 4 arkeolog ve 12 işçi ile dört günden beri sürdürülen kazılarda ikinci küpe ulaşıldı. Gece geç saatlerine kadar sürdürülen kazı çalışmaları kapsamında bulunan 25 santimetre uzunluğundaki ve 10 santimetre genişliğindeki küpün içinden aslan başlıklı 2 adet altın bilezik, 1 adet altın yüzük, 10 adet bronz muska ve çok sayıda gümüş ile bronz takı ile gümüş sikkelerin çıkarıldığı öğrenildi.

Müze Müdürü Erdoğan, Sürekli Köyünde daha öncede yapılan kazılar kapsamında 73 adet altın sikke, 1 çift altın küpe, 2 adet altın bilezik, 29 adet kolyeye ait altın parçası, 4 bronz yüzük, 2 bronz kolye ucu, 2 bronz boncuk, 2 bronz muskalık, 42 bronz sikke, 1 bronz kolye parçası üzerinde 4 adet sikke, 20 adet bronz kolye boncuğu, 3 adet pişmiş topraktan kap parçası bulunduğunu belirtti.

Kazı ve arama çalışmalarının bugün de devam edeceğini ifade eden Erdoğan, "Bulunan altınların 10 ile 13. yüzyıl ve Eyyubiler ile İlhanlılara ait olduğunu tespit ettik. İlk kazı zamanında tespit edilen toprak kâse içerisinde bulunan altınların üzerinde İlhanlı hükümdarı Ebu Sait Bahadırhan'ın ismi yazılı. Dün gece çıkardığımız küpün içindeki malzemeleri tespit çalışmalarımız ise devam ediyor."dedi.

"ALTINLAR MÜZEYE TESLİM EDİLECEK"

Müze Müdürü Erdoğan, köylülerin kanalizasyon kazısı sırasında toprak yüzüne çıkarması ile birlikte bir kısım altını almış olabileceği ihtimali üzerinde durduklarını belirterek bu konu üzerinde jandarmanın gerekli araştırmayı sürdürdüğünü dikkat çekti. Meraklı köylülerle bir süre sohbet eden Müze Müdürü Erdoğan "Köylüler buldukları altınları müze müdürlüğüne teslim etmeleri durumunda kendilerine altın değerinin dört katı bedeli miktarında bir bedel ödenecektir. Altınları evlerinde bulundurmaları ve teslim etmemeleri kanuna aykırıdır" dedi.

Bu arada kazıda ele geçirilen altın ve gümüş takıların içinde saklandığı çantayı taşıması için çalışan bayan işçinin çantayı sürekli yanında taşıması ise dikkat çekti.

Öte yandan çıkan bulgular üzerine Kaymakamlık kanalizasyon kazı müze müdürlüğünün kazıyı genişletmek için kaymakamlıktan kazı kazı çalışmasına üç günlük süreyle ara verilmesi talebinde bulunulmuştu. Kazının her karışında yeni yeni bulguların bulunması üzerine üç günlük sürenin tamamlanmasına karşın kazı alanında tarihi yeni bulguların bulunma olasılığına karşı müze ekiplerinin çalışma süresi de uzatıldı. Önceden 3 gün olarak ön görülen sürenin bir haftayı da aşabileceği öngörülüyor.

Jandarma ve uzman ekipler gözetiminde sürdürülen çalışmalar devam ederken, ilk bulguların köylüler tarafından alıkoyulduğu, bu konuda jandarmaya gelen ihbarlar konusunda çalışmalar yürütülüyor. Jandarma ekipleriyle Müze müdürlüğü ferdi diyaloglarla bulunan ziynet eşyalarının alıkoyulmasının kanunen suç olduğunu köylülere anlatarak ikna yolunu deniyor.

--------------------------------------------------------------------------------

Definecilerden çalınan ve 100 bin dolara satılmak istenen Afrodit heykellerini satmaya çalışan sabıkalı, Ataşehir'deki operasyonla yakalandı.
2050 yıllık geçmişi olduğu tahmin edilen eserlerin Helenistik döneme ait olduğu belirtildi. Polislerle sıkı pazarlık yapan şüphelinin sorgusunda çoban olduğunu söylemesi dikkat çekti.

Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlileri daha önceki tarihi eser operasyonlarında emniyette kaydı bulunan B.Ö isimli bir kişiyi takibe aldı. Şüphelinin yine tarihi eserleri İstanbul'a getirerek piyasa araştırması yaptığı ve elindeki 3 eseri satmaya çalıştığı tespit edildi. Bunun üzerine şüpheli ile irtibata geçilerek bir iş adamının tarihi eserlere talip olduğu iletildi. B.Ö'nün elinde 3 adet Afrodit heykeli olduğu tespit edildi. Telefonla polisin irtibat sağladığı B.Ö. alıcı kılığındaki polislerle Ataşehir'de buluştu. Elindeki eserler için 100 bin dolar isteyen şüpheli polis tarafından gözaltına alındı.

Emniyette sorgulanan B.Ö'nün heykelleri piyasa araştırması yaptıktan sonra satmaya çalıştığını söyledi. Define arayan bir kişiden eserleri çaldığını söyleyen B.Ö'nün Afrodit heykellerini evinde sakladığı da belirlendi. B.Ö, emniyetteki işlemlerinin ardından Ümraniye Adliyesi'ne sevk edildi.

Polisin ele geçirdiği Afrodit heykellerinin laboratuar ortamında incelendiği ve M.Ö 30 ile 300 yılları arasındaki Helenistik Dönem'e ait oldukları belirlendi. Killi topraktan yapılan heykelciklerin 20-25 santim boyunda olduğu belirlendi. Afrodit, güzellik ve aşkın tanrıçası olarak kabul ediliyor.


--------------------------------------------------------------------------------

Ayaklı define vurgunu


'Tarlanızda, altın var' sözüne inanan baba ile oğlu, kazı izni için 93 bin TL verdi. 30 bin lira daha istenen baba-oğul savcıya koştu

Kimileri define için kazma-kürek sallıyor, kimilerininse define ayağına geliyor... Van'ın Çaldıran ilçesinde Hakim Babat ile oğlu Mehmet, dolandırıldıkları gerekçesiyle savcılığa başvurdu. Baba-oğul Babatlar, savcıya verdikleri bilgide 3 kişinin kendilerini 'altın arayan devlet görevlisi' olarak tanıttığını ve cihazlarla tarlalarında arama yaptıktan sonra, "Tarlanızda Türkiye'yi satın alacak altın var, sakın kimseye söylemeyin" dediklerini belirtti.

BİRAZ DAHA PARA GÖNDERİN
Hakim ve Mehmet Babat, daha sonra üç kişinin kendilerinden kazı izni için 40 bin euro istediklerini belirtti. Bunun üzerine hayvanlarını satarak İzmir'e PTT ile 93 bin TL havale gönderdiklerini söyleyen baba-oğul 30 bin TL daha istenince dolandırıldıklarını anladıklarını ifade etti. Babatlar, polisle işbirliği yaparak İzmir'e para havale etti. Parayı almaya giden 3 kişi yakalandı.

--------------------------------------------------------------------------------


Dedektöre 2 milyon takıldı

İngiltere'de meteliğe kurşun atan işsiz adam, arkadaşının arazisinde 7'nci yüzyıldan kalma bir Anglosakson hazinesi keşfetti. Şanslı İngiliz incelemesi 1 yıl sürecek hazineden resmi kesintilerden sonra pay alacak


İngiltere'de akıllara zarar bir define olayı yaşandı. 18 yıldır hobi olarak define arayan işsiz Terry Herbert (55), şansını, Staffordshire bölgesinde yaşayan bir arkadaşının arazisinde denemeye karar verdi. Metal dedektörüyle işe koyulan Herbert, aletten çıkan sesler üzerine kazmayı eline alınca müthiş bir Anglosakson hazinesine ulaştı.

Çoğu altın 1500 parça
British Museum yetkilileri, 1500 parçadan oluşan hazinenin 7'nci yüzyıldan kalma olduğunu tespit etti. Uzmanlar, 1 milyon euro (2 milyon TL) değerindeki hazineyi incelemenin bir yıl süreceğini söyledi. Beş parasızken zengin olan Herbert ise, devlet payı ayrıldıktan sonra hazineden payına düşeni alacak.

Tutankamon'un mezarı kadar önemli bir keşif
KeŞfİ 'piyangoda kazanmaktan daha zevkli' bulan Terry Herbert'ın gün ışığına çıkardığı hazinenin, arkeolojik bakımdan Tutankamon'un mezarı kadar önemli bir keşif olduğu belirtildi.

--------------------------------------------------------------------------------

Define yerine altın gibi yarasa gübresi

Konya'nın Karatay İlçesi'nde bin ton altın rüyası ile 6 ay önce define kazısı yapan Abdullah Özcan ve kendisini destekleyen 2 girişimci, hayal ettikleri altınlara ulaşamasalar da buldukları yarasa gübresi ile 'köşeyi dönecekler'.



Defineciler, kilosu 4 dolardan pazarlanabilen gübre ile şimdiden milyon dolarlarla ifade edilen bir kaynağa ulaştılar. Küp biçimini andıran 75 metre yüksekliğindeki ve 115 metre genişliğindeki mağaranın yüzlerce kamyonluk altın değerinde yarasa gübresiyle dolu olduğu tespit edildi.


İÇİNDE BİRÇOK MİNERAL VAR
Bilimadamları da yarasa gübresinin çok değerli ve nadir rastlanılan bir gübre olduğunu doğrularken, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Sait Gezgin, "Yarasa gübresinde zengin azot, nitrat, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve demir bulunur" dedi. Besin değeri açısından çok zengin olan yarasa gübresinin içeriği çok yüksek ve çok değerli bir gübre olduğunu da ifade eden Prof. Gezgin, "Yarasa gübresi diğer gübrelere göre çok küçük miktarlarda daha fazla verim alınabilecek özelliğe sahip. Bir açıdan konsantre olarak da tanımlayabileceğimiz bu gübre, zengin içeriği sayesinde pazarlama sorunu ile de karşılaşmaz" dedi.
--------------------------------------------------------------------------------


GİRESUN - ‘Kırım Kralığı’na ait dedikleri yeraltı kenti ve hazinesini bulmak için 50 gündür Giresun’un Bulancak ilçesinde, 2 bin metre rakımlı yayladakazı yapan defineciler, 34 metreye indi.
Valilik izniyle yürütülen kazıda gözetleme kulesinden kente doğru indiklerini düşünen Turan Gögerçin, artık odalardan birinin kapısına ulaşmayı umuyor.
Bahri Karakaya da umutlu: “Bulunduğumuz kuyuda Horasan denilen maddeyi kırarak ilerliyoruz. Çok sert bir madde ve günde en fazla 60 santim ilerliyoruz. Buradaki bulgular, etrafta bulunan mezar kalıntıları bize defineye ulaşacağımızı gösteriyor.”
Giresun Valisi Mustafa Taşkesen ise temkinli konuştu: “Kazı ekibinin iki aylık izni var. Bu süre dolunca kazı da duracak. Ancak yeni bulgulara rastlanılırsa kazı sürecek. Şayet önemli buluntuya rastlanırsa kazı genişleyecek. Belki ören yeri haline gelecek. Heyecanlıyız. Bekliyoruz.” Vali Taşkesen’in beklediği ‘sürpriz’ bu bölgede milattan önce 2 binli yıllarda yaşadığı iddia edilen atlı göçebe kavim Kimmerlere ait kalıntılara ulaşılması...
Yaklaşık iki aydır ailesinden uzakta define peşinde koşan Cemil Erol da duygularını bir türküyle anlattı: “Gurbet eli mesken tuttum, acı dolu yıllar yuttum, evi ocağı unuttum, yardan ayrı koydun para. Yıkayan yok çamaşırı, arı gibi çalışırım, her zorluğa alışırım, yardan ayrı koydun define!”